Sual: Dinimizin bildirdiği ibadetlerden, amellerden en kıymetlisi, en efdali hangisidir? Cevap: Peygamber Efendimiz, amellerin en kıym...
Sual: Dinimizin bildirdiği ibadetlerden, amellerden en kıymetlisi, en efdali hangisidir?
Cevap: Peygamber Efendimiz, amellerin en kıymetlisi konusunda, sual soranların hâllerine uygun olarak, çeşitli cevaplar vermişlerdir. Yahut, zamana uygun olarak cevap vermişlerdir. Mesela, İslâmiyetin başlangıcında, amellerin en efdali, en kıymetlisi cihad idi. Zamanımızda da, amellerin en efdali, yazı ile, neşriyat ile, kâfirlere, mezhepsizlere cevap vermek, Ehl-i sünnet itikadını yaymaktır.
Böyle cihad edenlere, para ile, mal ile, beden ile yardım edenler de bunların kazandıkları sevaplara ortak olurlar. Âyet-i kerimeler, hadîs-i şerifler, namazın, zekâttan, sadakadan daha kıymetli olduğunu gösteriyor. Fakat, ölüm hâlinde bulunana bir şey verip, ölümden kurtarmak, namaz kılmaktan daha kıymetli olmaktadır. Bu konu, çeşitli hadîs-i şeriflerde şöyle geçmektedir:
Abdüllah ibni Mes'ûd hazretleri, Allahü teâlânın en çok hangi ameli sevdiğini Resûlullah Efendimizden sordum cevaplarında;
(Vaktinde kılınan namaz) buyurdular. Bazı hadîs-i şeriflerde ise;
(Evvel vaktinde kılınan namazı çok sever) buyurulmuştur. Ondan sonra hangisini çok sever dedim.
(Anaya-babaya iyilik yapmayı) buyurdu. Bundan sonra da hangisini çok sever dedim.
(Allah yolunda cihad etmeyi) buyurdu. Başka bir hadîs-i şerifte;
(Amellerin en iyisi, yemek yedirmektir) buyuruldu. Bir başkasında;
(Selam vermeyi yaymaktır.) Bir başkasında ise;
(Gece, herkes uykuda iken namaz kılmaktır) buyurulmuştur. Başka bir hadîs-i şerifte;
(En kıymetli amel, elinden ve dilinden kimsenin incinmemesidir.) Bir hadîs-i şerifte de;
(En kıymetli amel, cihaddır) buyuruldu. Bir hadîs-i şerifte;
(En kıymetli amel, hacc-ı mebrûrdur.) Yani, hiç günah işlemeden yapılan hacdır buyuruldu.
(Allahü teâlâyı zikretmektir) ve (Devamlı olan ameldir) hadîs-i şerifleri de vardır.
***
Sual: Bir kimse, sabah namazı için camiye gittiği zaman, eğer cemaat farza durmuş ise, sabah namazının sünnetini kılmamış ise, kılar mı yoksa terk mi eder?
Cevap: Sabah namazına geç gelen, cemaati kaçırmamak için, sünneti terk eder. Vakti kaçırmamak için sünneti terk etmesi daha lazımdır. Cemaate yetişebilecek ise, sünneti caminin dışında veya direk arkasında kılar ve sonra cemaate katılır.
***
Sual: Ana, baba gibi yakın akrabaya zekât verilir mi? Fakir zannederek zengine zekât verilirse ne olur?
Cevap: Anaya, babaya ve dedelerin, ninelerin hiçbirine ve kendi çocuklarına ve torunlara zekât verilmez. Bunlara, sadaka-i fıtır, adak ve kefaret gibi vacib olan sadakalar da verilmez. Fakir iseler, nafile sadaka verilebilir. Zevceye de zekât verilmez. İmâm-ı a'zam buyurdu ki, kadın da, fakir olan zevcine zekât veremez. İmameyn ise, fakir zevcine zekât verir dediler. Fakir olan gelinine, damadına, kayın valideye, kayın pedere ve üvey çocuğuna zekât verilir. Zimmîye sadaka ve hediye verilir. Zekâtı, fakir olan kardeşe ve hala, amca, dayı ve teyze gibi yakın akrabaya vermek daha sevaptır. Yakınları muhtaç iken, başkalarına verirse, sevabı olmaz [İmdâd]. Zî-rahm mahrem olan akrabasına nafaka vermesine mahkemece hüküm olunan kimsenin zekât niyeti ile, zekât malından nafaka vermesi caizdir. Zekâtı başka şehre göndermek mekruh ise de, akrabaya vermek için veya kendi şehrinde fakir Müslüman bulamazsa, başka şehre göndermek caizdir.
Zekât verilebileceğini soruşturup anlayarak, zekâtını verdikten sonra, bunun zengin veya zimmî olan kâfir veya ana, baba, evlat veya kendi zevcesi olduğu anlaşılsa, zararı olmaz. Yani kabul olur. (Nehr-ül-Fâik)da diyor ki, (Zekât verilecek olan kimse, fakirler arasında bulunuyor ve onlar gibi ise yahut fakir olduğunu söyleyip, zekât istemiş ise, bu kimsenin zekât almağa hakkı olup olmadığını araştırmağa lüzum yoktur. Buna zekât verince, soruşturarak, araştırarak vermiş sayılır). (Tam İlmihâl s. 307)
Cevap: Peygamber Efendimiz, amellerin en kıymetlisi konusunda, sual soranların hâllerine uygun olarak, çeşitli cevaplar vermişlerdir. Yahut, zamana uygun olarak cevap vermişlerdir. Mesela, İslâmiyetin başlangıcında, amellerin en efdali, en kıymetlisi cihad idi. Zamanımızda da, amellerin en efdali, yazı ile, neşriyat ile, kâfirlere, mezhepsizlere cevap vermek, Ehl-i sünnet itikadını yaymaktır.
Böyle cihad edenlere, para ile, mal ile, beden ile yardım edenler de bunların kazandıkları sevaplara ortak olurlar. Âyet-i kerimeler, hadîs-i şerifler, namazın, zekâttan, sadakadan daha kıymetli olduğunu gösteriyor. Fakat, ölüm hâlinde bulunana bir şey verip, ölümden kurtarmak, namaz kılmaktan daha kıymetli olmaktadır. Bu konu, çeşitli hadîs-i şeriflerde şöyle geçmektedir:
Abdüllah ibni Mes'ûd hazretleri, Allahü teâlânın en çok hangi ameli sevdiğini Resûlullah Efendimizden sordum cevaplarında;
(Vaktinde kılınan namaz) buyurdular. Bazı hadîs-i şeriflerde ise;
(Evvel vaktinde kılınan namazı çok sever) buyurulmuştur. Ondan sonra hangisini çok sever dedim.
(Anaya-babaya iyilik yapmayı) buyurdu. Bundan sonra da hangisini çok sever dedim.
(Allah yolunda cihad etmeyi) buyurdu. Başka bir hadîs-i şerifte;
(Amellerin en iyisi, yemek yedirmektir) buyuruldu. Bir başkasında;
(Selam vermeyi yaymaktır.) Bir başkasında ise;
(Gece, herkes uykuda iken namaz kılmaktır) buyurulmuştur. Başka bir hadîs-i şerifte;
(En kıymetli amel, elinden ve dilinden kimsenin incinmemesidir.) Bir hadîs-i şerifte de;
(En kıymetli amel, cihaddır) buyuruldu. Bir hadîs-i şerifte;
(En kıymetli amel, hacc-ı mebrûrdur.) Yani, hiç günah işlemeden yapılan hacdır buyuruldu.
(Allahü teâlâyı zikretmektir) ve (Devamlı olan ameldir) hadîs-i şerifleri de vardır.
***
Sual: Bir kimse, sabah namazı için camiye gittiği zaman, eğer cemaat farza durmuş ise, sabah namazının sünnetini kılmamış ise, kılar mı yoksa terk mi eder?
Cevap: Sabah namazına geç gelen, cemaati kaçırmamak için, sünneti terk eder. Vakti kaçırmamak için sünneti terk etmesi daha lazımdır. Cemaate yetişebilecek ise, sünneti caminin dışında veya direk arkasında kılar ve sonra cemaate katılır.
***
Sual: Ana, baba gibi yakın akrabaya zekât verilir mi? Fakir zannederek zengine zekât verilirse ne olur?
Cevap: Anaya, babaya ve dedelerin, ninelerin hiçbirine ve kendi çocuklarına ve torunlara zekât verilmez. Bunlara, sadaka-i fıtır, adak ve kefaret gibi vacib olan sadakalar da verilmez. Fakir iseler, nafile sadaka verilebilir. Zevceye de zekât verilmez. İmâm-ı a'zam buyurdu ki, kadın da, fakir olan zevcine zekât veremez. İmameyn ise, fakir zevcine zekât verir dediler. Fakir olan gelinine, damadına, kayın valideye, kayın pedere ve üvey çocuğuna zekât verilir. Zimmîye sadaka ve hediye verilir. Zekâtı, fakir olan kardeşe ve hala, amca, dayı ve teyze gibi yakın akrabaya vermek daha sevaptır. Yakınları muhtaç iken, başkalarına verirse, sevabı olmaz [İmdâd]. Zî-rahm mahrem olan akrabasına nafaka vermesine mahkemece hüküm olunan kimsenin zekât niyeti ile, zekât malından nafaka vermesi caizdir. Zekâtı başka şehre göndermek mekruh ise de, akrabaya vermek için veya kendi şehrinde fakir Müslüman bulamazsa, başka şehre göndermek caizdir.
Zekât verilebileceğini soruşturup anlayarak, zekâtını verdikten sonra, bunun zengin veya zimmî olan kâfir veya ana, baba, evlat veya kendi zevcesi olduğu anlaşılsa, zararı olmaz. Yani kabul olur. (Nehr-ül-Fâik)da diyor ki, (Zekât verilecek olan kimse, fakirler arasında bulunuyor ve onlar gibi ise yahut fakir olduğunu söyleyip, zekât istemiş ise, bu kimsenin zekât almağa hakkı olup olmadığını araştırmağa lüzum yoktur. Buna zekât verince, soruşturarak, araştırarak vermiş sayılır). (Tam İlmihâl s. 307)
Hiç yorum yok
Sorularınız Dinimiz İslam hocaları tarafından cevaplandırılacaktır. Lütfen suallerinizi: dinimizislam2@gmail.com mail adresine gönderiniz. Teşekkürler.