Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE

Hover Effects

TRUE

Yorumlar

{fbt_classic_header}

Header Ad

Önizle

Son yazılar:

latest

Ads Place

Kadınların camiye gitmeleri

Sual: Müslüman kadınların, beş vakit namaz ve cuma, bayram namazları için camiye gitmelerinin dinen bir mahzuru var mıdır? Cevap: Bu kon...

onizle
Sual: Müslüman kadınların, beş vakit namaz ve cuma, bayram namazları için camiye gitmelerinin dinen bir mahzuru var mıdır?

Cevap: Bu konuda İbni Âbidînde buyuruluyor ki:

"Kızların, kadınların, acuzelerin, beş vakit namaza, cuma, bayram namazları ve vaaz dinlemek için camiye gitmeleri caiz değildir. Eskiden yalnız acuzelerin akşam ve yatsı zamanı gitmesine izin verilmiş idi ise de, şimdi bunların gitmesi de, caiz değildir."

Zaten kadınların başı, kolu, bacağı açık, camiye gidip, mevlid, vaaz ve hafız dinlemeleri haramdır, büyük günahtır. Hıristiyan kadınları bile, kiliseye giderken, böyle açık değildir. Açık kadınların, erkekler arasına karıştığı yerlere de cami denmez. Böyle yerlere, namaz kılmak için dahi gidilmez.

***
Sual: Cemaatle namaz kılarken, imam olan kişi, kendisine uyan cemaate imam olmaya niyet etmemiş ise, bu imama uyanların namazı kabul olur mu?

Cevap: Bu konuda Hadîkada deniyor ki:

"Fıkıh âlimleri buyurdu ki: İmam namaza dururken kendisine uyan cemaate imam olmaya niyet etmezse, buna uymak sahih olur ise de, imamın kendisi imamlık sevabına kavuşamaz. İmam olmaya niyet etmediği için, yalnız kılmış gibi, yalnız kendi namazının sevabını alır. Başkalarının kendisine uymasına niyet edince, cemaatin sayısı kadar, imamlık sevabı da alır.

***
Sual: Abdestte yıkanacak yerlerinde yara olup bu yaraları sargı bezi ile kapatmış olan bir kimse, abdest alırken bu sargı bezlerini çıkarması mı gerekir?

Cevap: Kan aldırarak, sülük tutunarak, yara, çıban olarak, kemiği kırılarak veya incinerek sargı, pamuk, gaz bezi üzerine flaster, merhem koyan, orasını soğuk, sıcak su ile yıkamaya veya mesh etmeye kadir olamazsa, abdestte ve gusülde, bunların yarıdan fazlası üstüne bir kere mesh eder. Sargıyı çözmek zarar verirse, altındaki sağlam yerler yıkanmaz. Sargı aralarında görünen sağlam deri kısımları mesh edilir. Sargıyı abdestli olarak sarmak lazım değildir. Meshten sonra, sargı değiştirilirse, üstüne başkası da sarılırsa, yenisine mesh lazım olmaz.

***
Sual: Herhangi bir kimsenin, bir yere olan borcunu, o kimsenin haberi olmadan ödeyerek, o borçlu kimseyi kendine borçlu yapmak dinen uygun olur mu?

Cevap: Birinin borcunu ondan izinsiz ödeyerek, onu kendine borçlu yapmak caiz değildir.

***
Sual: Mucize ve keramet nedir ve herkes gösterebilir mi? Peygamberlerden başkası için mucize gösterdi denebilir mi?

Cevap: İmam-ı Rabbani hazretleri Mektûbât kitabının birinci cildi 266. mektupta buyuruyor ki: Evliyanın "kaddesallahü teâlâ esrârehüm" kerametine inanmak lâzımdır. Allahü teâlâ, bu dünyada, her işi, âdet-i ilâhiyyesi, kanûn-i ilâhîsi ile yaratmaktadır [yani fen derslerinde öğrenilen kanun, nizam ve düzgünlük ile yaratmaktadır, yapmaktadır]. Evliyasının yani çok sevdiği kullarının elinden, âdet-i ilâhiyyesi dışında, bazı şeyler yaratır, yapar ki, buna (Keramet) denir. Keramete inanmayan, dünyanın her tarafında, her zaman, sık sık görülmüş ve ağızdan ağıza yayılmış olan vakalara inanmamış olur. Allahü teâlânın, Peygamberlerin "aleyhimüssalevâtü vetteslîmât" elinde ve onların sözleri ile, âdet-i ilâhiyyesini bozarak, kimsenin yapamayacağı şeyler yaratmasına, (Mucize) denir ki, mucize gösteren bir kimse, Peygamber olduğunu ilan eder. Keramet gösteren kimse ise, Peygamber olmadığını ve bir Peygamberin "aleyhisselâm" yolunda bulunduğunu söyler. Mucize, peygamberlere mahsustur "aleyhimüsselâm". Bu kelimeyi, onlardan başkası için söylemek câiz değildir. (Mektûbât Tercemesi s. 374)

***
Sual: Peygamberimizden aleyhisselam sonra insanların en üstünleri kimlerdir?

Cevap: İmam-ı Rabbani hazretleri Mektûbât kitabının birinci cildi 266. mektupta buyuruyor ki: Hulefâ-i râşidînin, [yani Peygamberimizden "sallallahü aleyhi ve sellem" sonra gelen dört halifesinin] "rıdvânullahi aleyhim ecma'în" birbirinden üstünlükleri, hilâfetleri sırası iledir. Ebû Bekir ile Ömer'in "radıyallahü anhümâ", müminlerin hepsinden üstün olduğunu, Sahabilerin hepsi ve Tabiinin hepsi söylemiştir. Bu sözleri, din imamlarımızdan çoğu, kitaplarında yazmıştır. Bunlardan biri, imâm-ı Şâfi'î "rahmetullahi aleyh"dir. Ehl-i sünnet itikatını toplamış ve yazmış olan büyük âlim, Ebül-Hasen-i Eş'arî diyor ki, önce Ebû Bekir'in, sonra Ömer'in, bütün müminlerden üstün olduğu meydandadır, muhakkaktır.

Büyük âlimlerden imâm-ı Zehebî diyor ki: (Ali "radıyallahü anh" halife iken, büyük bir kalabalık içerisinde (Ebû Bekir ve Ömer "radıyallahü anhümâ", bu ümmetin en üstünüdür) buyurduğunu işitenlerden seksenden ziyade kimse, bize söyledi). Bunlardan çoğunun ismini bildiriyor ve buna inanmayanlar çok çirkin, çok kötü kimselerdir. Allahü teâlâ, onları kıyamette, fena hâlde karşılayacaktır diyor. Dîn-i islâmda, Kur'ân-ı kerimden sonra en kıymetli ve en inanılır kitap olan (Buhârîyi şerif) kitabının sâhibi, imâm-ı Buhârî diyor ki: Ali "radıyallahü anh" buyurdu ki, (Peygamberimizden "sallallahü aleyhi ve sellem" sonra, bu ümmetin en iyisi, en yükseği Ebû Bekir, sonra Ömer'dir "radıyallahü anhümâ". Sonra bir başkasıdır). Bu sırada oğlu, Muhammed ibni Hanefiyye, o da sensin! deyince: (Ben de, her Müslüman gibi, bu ümmetten biriyim) buyurmuştur.

İmâm-ı Zehebî ve başka âlimler dedi ki: İmâm-ı Ali "radıyallahü anh" buyurdu ki, (Dikkat ediniz, iyi dinleyiniz! Bazı kimselerin beni, Ebû Bekir ile Ömer'den "radıyallahü anhümâ" üstün tuttuklarını işittim. Bunlardan biri elime geçerse, iftira edenlerin cezasını ona yaparım. Çünkü o, iftiracıdır). Dâre-Kutnî diyor ki: İmâm-ı Ali "radıyallahü anh" buyurdu ki,(Beni Ebû Bekir'den ve Ömer'den "radıyallahü anhümâ" üstün tutan bir kimse, elime geçerse, iftira edenlere yaptığım gibi ona dayak cezası veririm). Bunlar gibi, daha nice haberler, Sahâbe-i kirâmın "radıyallahü anhüm" çoğundan, o kadar gelmiştir ki, kimsenin inkâr etmesine yol ve imkân kalmamıştır. Hatta, şiilerin büyük âlimlerinden olan, Abdürrazzak diyor ki, Ali, Ebû Bekir'i ve Ömer'i "radıyallahü anhüm", kendinden üstün tuttuğu için, ben de onları üstün tutuyorum. Çünkü onları üstün tutmaz isem, imâm-ı Ali'yi "radıyallahü anh" çok sevdiğim hâlde, ona uymamış olurum. Bu da, benim için büyük bir günâh olur. (Mektûbât Tercemesi s. 375)

Sosyal Sorumluluk Projesi

Hiç yorum yok

Sorularınız Dinimiz İslam hocaları tarafından cevaplandırılacaktır. Lütfen suallerinizi: dinimizislam2@gmail.com mail adresine gönderiniz. Teşekkürler.

Ads Place