Sual: Abdestte yıkaması emredilen uzuvlarda yara olan bir kimse, ne şekilde abdest alabilir? Cevap: Abdest azasının yarısında yara olan kim...
Sual: Abdestte yıkaması emredilen uzuvlarda yara olan bir kimse, ne şekilde abdest alabilir?
Cevap: Abdest azasının yarısında yara olan kimse, su olduğu hâlde teyemmüm eder. Yara yarıdan azında ise, sağlamını yıkayıp, yarayı mesh eder. Gusülde, bütün beden bir uzuv sayıldığı için, bütün bedenin yarısı yara ise teyemmüm eder. Yaralı yer, yarıdan az ise, sağlamını yıkayıp yaraları mesh eder. Yaraya mesh zarar verirse, sargıya mesh eder. Buna da zarar verirse, meshi terk eder. Abdestte ve gusülde, başa mesh zarar verirse, başı mesh etmez. Eli çolak yahut elinde egzama, yara olup, su kullanamayan teyemmüm eder.
Yüzünü, kollarını yere, kireçli, topraklı, taşlı duvara sürer. Elleri ve ayakları kesik olanın yüzü de yara ise, namazı abdestsiz kılar. Abdest aldıracak kimse bulamayan da, teyemmüm eder. Çocuğu, ücret ile tuttuğu kimse, yardıma mecburdurlar. Başkalarından da yardım ister. Fakat başkaları yardım etmeye mecbur değildir. Karı ve koca da, birbirlerine abdest aldırmaya mecbur değildirler.
***
Sual: Beş vakit namazı cemaatle kılmanın vacip olduğunu bildiren âlim olmuş mudur?
Cevap: Şartlar uygun olduğu zamanlarda, namazı cemaat ile kılmanın vacib olduğunu bildiren âlimler çoktur. Irak âlimlerine göre, vacibi özürsüz bir kere bile terk etmek günah olur. Terk etmeyi âdet ederse, söz birliği ile günah olur. Sünneti terk ise, günah olmaz. Bir camide cemaati kaçıran kimsenin, başka camide araması müstehabdır.
***
Sual: Hastalığı sebebiyle, su ile gusül alamayan bir kimse, ne şekilde gusül alır?
Cevap: Gusül abdesti alınca, hasta olmaktan veya hastalığının şiddetlenmesinden yahut uzamasından korkan kimse, gusül için teyemmüm eder. Bu korku, kendi tecrübeleri ile yahut Müslüman, adil tabibin söylemesi ile malum olur, bilinir. Fıskı, günah işlemesi dillere düşmüş olmayan tabibin sözü de kabul edilir. Soğuk olup barınacak yer, suyu ısıtacak şey, şehirde hamam parası bulamamak, hastalığa sebep olabilir.
***
Sual: Hastalık sebebiyle teyemmüm alan bir kimse, bu teyemmümle sadece bir vakit namaz mı kılabilir?
Cevap: Hanefi mezhebinde, bir teyemmüm ile, dilediği kadar namaz yani birkaç vakit namaz kılabilir. Şafii ve Maliki mezheplerinde her vakit namaz için yeniden teyemmüm alması gerekir.
***
Sual: Hastalık veya başka bir sebepten dolayı ayakta duramayan bir kimse, namazlarını nasıl kılar?
Cevap: Namazın beş rüknünden birincisi kıyamdır. Kıyam, namazda ayakta durmak demektir. Ayakta duramayan hasta, namazını oturarak kılar, oturamayan hasta, sırtüstü yatıp başı ile kılar. Yüzü, semaya değil, kıbleye karşı olması için, başı altına yastık konur. Ayakları kıbleye karşı, dizlerini dikerek yatar. İbni Âbidînde deniyor ki:
"Sağlam bir kimsenin gemide, trende, hareket hâlinde, farzları oturarak kılması, İmâm-ı a'zama göre caizdir. İmâmeyn ise, özürsüz caiz görmedi. Fetva da böyledir. Ayakta iken, iki ayak birbirinden dört parmak eni kadar açık olmalıdır. Ayakta duramayan hasta, ayakta başı dönen, başı, dişi, gözü veya başka yeri çok ağrıyan, idrar, yel kaçıran, yarası akan, ayakta düşman korkusu, malın çalınmak tehlikesi olan, ayakta kılınca orucu veya okuması bozulacak veya avret yeri açılacak olan kimseler, oturarak kılar. Ayakta kılınca hastalığının artacağını, iyi olmasının gecikeceğini kendi tecrübesi ile veya mütehassıs Müslüman bir tabibin bildirmesi ile anlayan hasta da, yere oturarak kılar. Haber veren doktorun fasık olmaması, açıkça haram işlememesi lazımdır. Bunlar, kolayına geldiği gibi kollarını istediği yere koyarak, bağdaş kurarak veya dizlerini dikip kollarını kavuşturarak yahut başka türlü yere oturur.
Böyle oturamayan, birisinin yardımı ile oturur. Rüku için, biraz eğilir. Secde için, başını yere kor. Başını yere koyamayan hasta, yüksekliği 25 santimetreden az olan sert bir şey üzerine koyar. Böyle secdesi sahih olur. Daha yüksek ise veya yumuşak ise, îmâ olur. Böyle sert şey üzerine de koyamazsa, ayakta durabilse bile, oturarak yerde îmâ ile kılar. Yani yere oturarak kılıp, rüku için biraz, secde için ise, daha çok eğilir. Secde için eğilmesi, rüku için eğilmesinden daha çok olmazsa, namazı sahih olmaz. Kendisi veya başkası bir şey kaldırıp, bunun üstüne secde ederse, namazı sahih olur ise de, tahrimen mekruh olur."
***
Sual: Oturarak namaz kılan kimse, rüku ve secdelerde ellerini nereye ve nasıl koyar?
Cevap: Oturarak namaz kılan, rükuda ve ka'dede ellerini baldırları üzerine koyar. Secdede ise ellerini dizlerinin üzerinden alt kısma doğru uzatır.
Cevap: Abdest azasının yarısında yara olan kimse, su olduğu hâlde teyemmüm eder. Yara yarıdan azında ise, sağlamını yıkayıp, yarayı mesh eder. Gusülde, bütün beden bir uzuv sayıldığı için, bütün bedenin yarısı yara ise teyemmüm eder. Yaralı yer, yarıdan az ise, sağlamını yıkayıp yaraları mesh eder. Yaraya mesh zarar verirse, sargıya mesh eder. Buna da zarar verirse, meshi terk eder. Abdestte ve gusülde, başa mesh zarar verirse, başı mesh etmez. Eli çolak yahut elinde egzama, yara olup, su kullanamayan teyemmüm eder.
Yüzünü, kollarını yere, kireçli, topraklı, taşlı duvara sürer. Elleri ve ayakları kesik olanın yüzü de yara ise, namazı abdestsiz kılar. Abdest aldıracak kimse bulamayan da, teyemmüm eder. Çocuğu, ücret ile tuttuğu kimse, yardıma mecburdurlar. Başkalarından da yardım ister. Fakat başkaları yardım etmeye mecbur değildir. Karı ve koca da, birbirlerine abdest aldırmaya mecbur değildirler.
***
Sual: Beş vakit namazı cemaatle kılmanın vacip olduğunu bildiren âlim olmuş mudur?
Cevap: Şartlar uygun olduğu zamanlarda, namazı cemaat ile kılmanın vacib olduğunu bildiren âlimler çoktur. Irak âlimlerine göre, vacibi özürsüz bir kere bile terk etmek günah olur. Terk etmeyi âdet ederse, söz birliği ile günah olur. Sünneti terk ise, günah olmaz. Bir camide cemaati kaçıran kimsenin, başka camide araması müstehabdır.
***
Sual: Hastalığı sebebiyle, su ile gusül alamayan bir kimse, ne şekilde gusül alır?
Cevap: Gusül abdesti alınca, hasta olmaktan veya hastalığının şiddetlenmesinden yahut uzamasından korkan kimse, gusül için teyemmüm eder. Bu korku, kendi tecrübeleri ile yahut Müslüman, adil tabibin söylemesi ile malum olur, bilinir. Fıskı, günah işlemesi dillere düşmüş olmayan tabibin sözü de kabul edilir. Soğuk olup barınacak yer, suyu ısıtacak şey, şehirde hamam parası bulamamak, hastalığa sebep olabilir.
***
Sual: Hastalık sebebiyle teyemmüm alan bir kimse, bu teyemmümle sadece bir vakit namaz mı kılabilir?
Cevap: Hanefi mezhebinde, bir teyemmüm ile, dilediği kadar namaz yani birkaç vakit namaz kılabilir. Şafii ve Maliki mezheplerinde her vakit namaz için yeniden teyemmüm alması gerekir.
***
Sual: Hastalık veya başka bir sebepten dolayı ayakta duramayan bir kimse, namazlarını nasıl kılar?
Cevap: Namazın beş rüknünden birincisi kıyamdır. Kıyam, namazda ayakta durmak demektir. Ayakta duramayan hasta, namazını oturarak kılar, oturamayan hasta, sırtüstü yatıp başı ile kılar. Yüzü, semaya değil, kıbleye karşı olması için, başı altına yastık konur. Ayakları kıbleye karşı, dizlerini dikerek yatar. İbni Âbidînde deniyor ki:
"Sağlam bir kimsenin gemide, trende, hareket hâlinde, farzları oturarak kılması, İmâm-ı a'zama göre caizdir. İmâmeyn ise, özürsüz caiz görmedi. Fetva da böyledir. Ayakta iken, iki ayak birbirinden dört parmak eni kadar açık olmalıdır. Ayakta duramayan hasta, ayakta başı dönen, başı, dişi, gözü veya başka yeri çok ağrıyan, idrar, yel kaçıran, yarası akan, ayakta düşman korkusu, malın çalınmak tehlikesi olan, ayakta kılınca orucu veya okuması bozulacak veya avret yeri açılacak olan kimseler, oturarak kılar. Ayakta kılınca hastalığının artacağını, iyi olmasının gecikeceğini kendi tecrübesi ile veya mütehassıs Müslüman bir tabibin bildirmesi ile anlayan hasta da, yere oturarak kılar. Haber veren doktorun fasık olmaması, açıkça haram işlememesi lazımdır. Bunlar, kolayına geldiği gibi kollarını istediği yere koyarak, bağdaş kurarak veya dizlerini dikip kollarını kavuşturarak yahut başka türlü yere oturur.
Böyle oturamayan, birisinin yardımı ile oturur. Rüku için, biraz eğilir. Secde için, başını yere kor. Başını yere koyamayan hasta, yüksekliği 25 santimetreden az olan sert bir şey üzerine koyar. Böyle secdesi sahih olur. Daha yüksek ise veya yumuşak ise, îmâ olur. Böyle sert şey üzerine de koyamazsa, ayakta durabilse bile, oturarak yerde îmâ ile kılar. Yani yere oturarak kılıp, rüku için biraz, secde için ise, daha çok eğilir. Secde için eğilmesi, rüku için eğilmesinden daha çok olmazsa, namazı sahih olmaz. Kendisi veya başkası bir şey kaldırıp, bunun üstüne secde ederse, namazı sahih olur ise de, tahrimen mekruh olur."
***
Sual: Oturarak namaz kılan kimse, rüku ve secdelerde ellerini nereye ve nasıl koyar?
Cevap: Oturarak namaz kılan, rükuda ve ka'dede ellerini baldırları üzerine koyar. Secdede ise ellerini dizlerinin üzerinden alt kısma doğru uzatır.
Hiç yorum yok
Sorularınız Dinimiz İslam hocaları tarafından cevaplandırılacaktır. Lütfen suallerinizi: dinimizislam2@gmail.com mail adresine gönderiniz. Teşekkürler.