Sual: Alkollü içkilerin içilmesi, ilaç olarak tedavide ve sanayide kullanılmasının dinimizdeki hükmü nedir? Cevap: Allahü teâlâya asi olma...
Sual: Alkollü içkilerin içilmesi, ilaç olarak tedavide ve sanayide kullanılmasının dinimizdeki hükmü nedir?
Cevap: Allahü teâlâya asi olmak yani haram işlemek, insanı dünyada ve ahirette felakete götürür. Bu sebeple Allahü teâlâya asi olmaktan kaçınmalıdır. Ehl-i sünnet itikadını öğrenmeyen, imanı bunlara uygun olmayan, haramları, farzları bilmeyen ve bunlara uymayan kimse, Allahü teâlâya asi olur, haramlardan sakınmaz, günah işler. Haramların en büyüğü, ehl-i sünnet itikadını bilmemek, ikincisi namaz kılmamak, üçüncüsü de içki içmektir.
Dinimizde sarhoş eden her içki haramdır. Şarap ve her türlü alkollü içkileri içmek, haram olup, büyük günahtırlar. Bir kimse, bu günahları işlerken Besmele söylese veya helal olduğuna itikat etse, yahut Allahü teâlânın haram etmesine ehemmiyet vermese, imanı gider.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Şarap içmek, büyük günahların en büyüğü ve bütün fenalıkların ve günahların anasıdır.)
(Bütün fenalıklar bir yere toplanmıştır. Bu yerin kilidi zina, anahtarı şaraptır ve bütün iyilikler bir yerde toplanmıştır. Bu yerin kilidi namaz, anahtarı abdest almaktır.)
(Allahü teâlâyı seven ve Kıyamete inanan kimse, içki içilen yerde oturmasın.)
(Şarabı yapmak, üzümünü sıkmak, taşımak, dağıtmak, satmak ve içmek, günahta beraberdir ve bunların namazlarına, oruçlarına, haclarına, zekâtlarına ve sadakalarına sevap verilmez. Meğer ki tevbe ederler.)
(Baldan ve arpadan yapılan içkiler ve sarhoş eden her içki haramdır.)
İmam-ı Muhammed Şeybânî hazretleri;
"Çok içilince sarhoş eden içkinin azı da haramdır" buyurmuştur ve fetva da bunun üzerinedir.
Başka ilaç varken, bunları ilaç olarak içmek de haramdır. Hariçten kullanmak caiz ise de, necistirler, uçmakla temizlenemez, yıkamak lazımdır. El-fıkhü alel mezâhibil-erbe'a kitabında deniyor ki:
"Sarhoş eden sıvıların hepsi, dört mezhepte de şarap gibi galiz, fena necasettir. Hanefide avuç içi yüzeyinden fazlası ile, diğer üç mezhepte görülebilen az miktarı ile kılınan namaz sahih olmaz. Şafiide ve Hanefinin bir rivayetinde, ilaç ve kolonya yapmakta kullanılan miktarı, çok olsa da affedilmiş olup, namazın sıhhatine mani olmaz."
Esrar, afyon, eroin gibi uyuşturucu şeyleri keyif için yemek, içmek haram olup, tedavi için caizdir.
***
Sual: Bazıları, mezhepsizlerin Ehl-i sünnet olduklarını, hatta diplomalı din adamı olduklarını söylüyorlar. Ehl-i sünnetten yalnız ufak tefek bilgilerde ayrıldıklarını, bu ayrılığın da, Hanefî, Şafii, Maliki mezheplerinin birbirlerinden ayrılıkları gibi faydalı olduğunu, böylece, İslâm dinine yardım ettiklerini söylüyorlar. Bunun için, mezhepsizlerin de, Hanefî ve Şafii mezhebinde olanlar gibi olması ve onları din kardeşi bilmemiz, gönülden sevmemiz ve saymamız lâzım gelmez mi? Müctehid olmadığı hâlde, hadîse uyarak iş yapmak, muhabbet sarhoşlarının, Allah âşıklarının yolu değil midir? Eshâb-ı kiramdan Ebû Zer-i Gaffârî "radıyallahü anh" de, (Mallarınızı yığarak kenz, define yapmayınız!) hadîs-i şerifi ile amel etmedi mi? Mezhepsizler için, böyle söyleyenlere karşı ne denir?
Cevap: Hindistan'ın büyük âlimlerinden Ahmed Rızâ hân Berilevî "rahmetullahi teâlâ aleyh", (Fetâvel-Haremeyn) ismindeki fetva kitabında buyuruyor ki:
Böyle sözler, hiç doğru değildir. Böyle söyleyenler de, onlardan olur. Hatta onlardan daha kötüdürler. Bidat sahibine nasıl hürmet olunabilir? Taberânînin Abdullah bin Beşîrden haber verdiği hadîs-i şerifte, (Bidat sahibine hürmet eden, İslâm dininin yıkılmasına yardım etmiş olur) buyuruldu. Taberânînin (Kebîr)inde ve Ebû Nu'aymın (Hilye)sinde, Mu'âzdan "radıyallahü anh" haber verilen hadîs-i şerifte, (Bidat sahibine hürmet etmek için yürüyen kimse, İslâmı yıkmağa yardım etmiştir) buyuruldu. Böyle hadîs-i şerifler çok vardır. İctihad derecesine yükselmemiş olanın, ibadetlerini, işlerini hadîs-i şeriflere uyarak yapması ve dört mezhepten birine uymaması, dalalettir, sapıklıktır. Müminlerin yolundan ayrılmaktır. Nahl sûresinin kırküçüncü âyetinde mealen, (Bilmediklerinizi zikir ehlinden sorunuz!) buyuruldu. Ebû Dâvüdün Câbir bin Abdullah'tan haber verdiği hadîs-i şerifte, (Bilmediklerinizi sorunuz. Cehaletin ilâcı sualdir) buyuruldu. Bu âyet-i kerime ve hadîs-i şerif, bilmeyenlerin bilenlerden sorup öğrenmelerini emir etmektedirler. Buradan anlaşılıyor ki, mezhepsizler için, yukarıda yazıldığı gibi konuşanlar ve bunları kabul edenler ve inananlar da onlardan olur. Dalalette, sapıklıkta ortaktırlar.
Bidat sahipleri ile beraber bulunmanın zararları bu kadar çok olunca, onları sevmenin ve övmenin zararlarının ne kadar olacağını düşünmelidir. (Fâideli Bilgiler s. 424)
***
Sual: Zamanımızda mezhepsiz kimseler türedi. Bunlar, dört mezhepten hiçbirine uymuyorlar ve başkalarının uymalarını da istemiyorlar. Biz yalnız hadise uyarız, diyorlar. Cahil, din tahsilinden mahrum, hakkı bâtıldan ayıramayan, doğruyu eğriyi seçemeyen kimselerin, Mısır'da, Hicaz'da ve Irak'ta, Şam'da biraz Arabi öğrenerek kendilerini din adamı tanıtanların, din kitabı yazdıklarını görüyoruz. Bunlar ve kitapları için ne denir?
Cevap: Hindistan'ın büyük âlimlerinden Ahmed Rızâ hân Berilevî "rahmetullahi teâlâ aleyh", (Fetâvel-Haremeyn) ismindeki fetva kitabında buyuruyor ki:
Hanefî mezhebi âlimlerinden allâme seyyid Ahmed Tahtâvî, (Dürr-ül-muhtâr) haşiyesinde, zebâyıh bahsinde diyor ki, (Fıkıh âlimlerinin yolundan, sivâd-i a'zamdan ayrılan, Cehenneme götüren yola sapmış olur. Bunun için, ey müminler! (Ehl-üs-sünne vel-cemâ'a) denilen (Fırka-i nâciyye)nin, yani Cehennemden kurtulmuş olduğu Peygamberimiz tarafından bildirilmiş olan tek fırkanın yoluna sarılınız! Çünkü, Allahü teâlânın yardımı ve koruması ve saadete ulaştırması, yalnız bu yolda bulunanlar içindir. Allahü teâlânın gadabı ve azabı bu fırkadan ayrılanlar içindir. Bu fırka-i naciye, bugün, dört mezhebin içinde toplanmıştır. Bu dört mezhep, Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli mezhepleridir. Bu dört mezhepten birinde bulunmayan kimse, bidat ehli ve Cehennem ehli olur). [Yani, sapık veya kâfir olur.] Büyük imam Süfyân-ı Sevrî "radıyallahü anh" (fıkıh âlimi olmayan, hadîs-i şeriflere uyarsa, dalâlete sürüklenir) buyurdu. Büyük imam İbnülhacerül Mekkî (El-Medhal) kitabında da bunu haber vermektedir. (Fâideli Bilgiler s. 423)
Cevap: Allahü teâlâya asi olmak yani haram işlemek, insanı dünyada ve ahirette felakete götürür. Bu sebeple Allahü teâlâya asi olmaktan kaçınmalıdır. Ehl-i sünnet itikadını öğrenmeyen, imanı bunlara uygun olmayan, haramları, farzları bilmeyen ve bunlara uymayan kimse, Allahü teâlâya asi olur, haramlardan sakınmaz, günah işler. Haramların en büyüğü, ehl-i sünnet itikadını bilmemek, ikincisi namaz kılmamak, üçüncüsü de içki içmektir.
Dinimizde sarhoş eden her içki haramdır. Şarap ve her türlü alkollü içkileri içmek, haram olup, büyük günahtırlar. Bir kimse, bu günahları işlerken Besmele söylese veya helal olduğuna itikat etse, yahut Allahü teâlânın haram etmesine ehemmiyet vermese, imanı gider.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Şarap içmek, büyük günahların en büyüğü ve bütün fenalıkların ve günahların anasıdır.)
(Bütün fenalıklar bir yere toplanmıştır. Bu yerin kilidi zina, anahtarı şaraptır ve bütün iyilikler bir yerde toplanmıştır. Bu yerin kilidi namaz, anahtarı abdest almaktır.)
(Allahü teâlâyı seven ve Kıyamete inanan kimse, içki içilen yerde oturmasın.)
(Şarabı yapmak, üzümünü sıkmak, taşımak, dağıtmak, satmak ve içmek, günahta beraberdir ve bunların namazlarına, oruçlarına, haclarına, zekâtlarına ve sadakalarına sevap verilmez. Meğer ki tevbe ederler.)
(Baldan ve arpadan yapılan içkiler ve sarhoş eden her içki haramdır.)
İmam-ı Muhammed Şeybânî hazretleri;
"Çok içilince sarhoş eden içkinin azı da haramdır" buyurmuştur ve fetva da bunun üzerinedir.
Başka ilaç varken, bunları ilaç olarak içmek de haramdır. Hariçten kullanmak caiz ise de, necistirler, uçmakla temizlenemez, yıkamak lazımdır. El-fıkhü alel mezâhibil-erbe'a kitabında deniyor ki:
"Sarhoş eden sıvıların hepsi, dört mezhepte de şarap gibi galiz, fena necasettir. Hanefide avuç içi yüzeyinden fazlası ile, diğer üç mezhepte görülebilen az miktarı ile kılınan namaz sahih olmaz. Şafiide ve Hanefinin bir rivayetinde, ilaç ve kolonya yapmakta kullanılan miktarı, çok olsa da affedilmiş olup, namazın sıhhatine mani olmaz."
Esrar, afyon, eroin gibi uyuşturucu şeyleri keyif için yemek, içmek haram olup, tedavi için caizdir.
***
Sual: Bazıları, mezhepsizlerin Ehl-i sünnet olduklarını, hatta diplomalı din adamı olduklarını söylüyorlar. Ehl-i sünnetten yalnız ufak tefek bilgilerde ayrıldıklarını, bu ayrılığın da, Hanefî, Şafii, Maliki mezheplerinin birbirlerinden ayrılıkları gibi faydalı olduğunu, böylece, İslâm dinine yardım ettiklerini söylüyorlar. Bunun için, mezhepsizlerin de, Hanefî ve Şafii mezhebinde olanlar gibi olması ve onları din kardeşi bilmemiz, gönülden sevmemiz ve saymamız lâzım gelmez mi? Müctehid olmadığı hâlde, hadîse uyarak iş yapmak, muhabbet sarhoşlarının, Allah âşıklarının yolu değil midir? Eshâb-ı kiramdan Ebû Zer-i Gaffârî "radıyallahü anh" de, (Mallarınızı yığarak kenz, define yapmayınız!) hadîs-i şerifi ile amel etmedi mi? Mezhepsizler için, böyle söyleyenlere karşı ne denir?
Cevap: Hindistan'ın büyük âlimlerinden Ahmed Rızâ hân Berilevî "rahmetullahi teâlâ aleyh", (Fetâvel-Haremeyn) ismindeki fetva kitabında buyuruyor ki:
Böyle sözler, hiç doğru değildir. Böyle söyleyenler de, onlardan olur. Hatta onlardan daha kötüdürler. Bidat sahibine nasıl hürmet olunabilir? Taberânînin Abdullah bin Beşîrden haber verdiği hadîs-i şerifte, (Bidat sahibine hürmet eden, İslâm dininin yıkılmasına yardım etmiş olur) buyuruldu. Taberânînin (Kebîr)inde ve Ebû Nu'aymın (Hilye)sinde, Mu'âzdan "radıyallahü anh" haber verilen hadîs-i şerifte, (Bidat sahibine hürmet etmek için yürüyen kimse, İslâmı yıkmağa yardım etmiştir) buyuruldu. Böyle hadîs-i şerifler çok vardır. İctihad derecesine yükselmemiş olanın, ibadetlerini, işlerini hadîs-i şeriflere uyarak yapması ve dört mezhepten birine uymaması, dalalettir, sapıklıktır. Müminlerin yolundan ayrılmaktır. Nahl sûresinin kırküçüncü âyetinde mealen, (Bilmediklerinizi zikir ehlinden sorunuz!) buyuruldu. Ebû Dâvüdün Câbir bin Abdullah'tan haber verdiği hadîs-i şerifte, (Bilmediklerinizi sorunuz. Cehaletin ilâcı sualdir) buyuruldu. Bu âyet-i kerime ve hadîs-i şerif, bilmeyenlerin bilenlerden sorup öğrenmelerini emir etmektedirler. Buradan anlaşılıyor ki, mezhepsizler için, yukarıda yazıldığı gibi konuşanlar ve bunları kabul edenler ve inananlar da onlardan olur. Dalalette, sapıklıkta ortaktırlar.
Bidat sahipleri ile beraber bulunmanın zararları bu kadar çok olunca, onları sevmenin ve övmenin zararlarının ne kadar olacağını düşünmelidir. (Fâideli Bilgiler s. 424)
***
Sual: Zamanımızda mezhepsiz kimseler türedi. Bunlar, dört mezhepten hiçbirine uymuyorlar ve başkalarının uymalarını da istemiyorlar. Biz yalnız hadise uyarız, diyorlar. Cahil, din tahsilinden mahrum, hakkı bâtıldan ayıramayan, doğruyu eğriyi seçemeyen kimselerin, Mısır'da, Hicaz'da ve Irak'ta, Şam'da biraz Arabi öğrenerek kendilerini din adamı tanıtanların, din kitabı yazdıklarını görüyoruz. Bunlar ve kitapları için ne denir?
Cevap: Hindistan'ın büyük âlimlerinden Ahmed Rızâ hân Berilevî "rahmetullahi teâlâ aleyh", (Fetâvel-Haremeyn) ismindeki fetva kitabında buyuruyor ki:
Hanefî mezhebi âlimlerinden allâme seyyid Ahmed Tahtâvî, (Dürr-ül-muhtâr) haşiyesinde, zebâyıh bahsinde diyor ki, (Fıkıh âlimlerinin yolundan, sivâd-i a'zamdan ayrılan, Cehenneme götüren yola sapmış olur. Bunun için, ey müminler! (Ehl-üs-sünne vel-cemâ'a) denilen (Fırka-i nâciyye)nin, yani Cehennemden kurtulmuş olduğu Peygamberimiz tarafından bildirilmiş olan tek fırkanın yoluna sarılınız! Çünkü, Allahü teâlânın yardımı ve koruması ve saadete ulaştırması, yalnız bu yolda bulunanlar içindir. Allahü teâlânın gadabı ve azabı bu fırkadan ayrılanlar içindir. Bu fırka-i naciye, bugün, dört mezhebin içinde toplanmıştır. Bu dört mezhep, Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli mezhepleridir. Bu dört mezhepten birinde bulunmayan kimse, bidat ehli ve Cehennem ehli olur). [Yani, sapık veya kâfir olur.] Büyük imam Süfyân-ı Sevrî "radıyallahü anh" (fıkıh âlimi olmayan, hadîs-i şeriflere uyarsa, dalâlete sürüklenir) buyurdu. Büyük imam İbnülhacerül Mekkî (El-Medhal) kitabında da bunu haber vermektedir. (Fâideli Bilgiler s. 423)
Hiç yorum yok
Sorularınız Dinimiz İslam hocaları tarafından cevaplandırılacaktır. Lütfen suallerinizi: dinimizislam2@gmail.com mail adresine gönderiniz. Teşekkürler.