Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Hayırlı insanlar hayra, şerli insanlar şerre vesile olur. İnsanın çok ibadet etmesi, hayırlı olmak içi...
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Hayırlı insanlar hayra, şerli insanlar şerre vesile olur. İnsanın çok ibadet etmesi, hayırlı olmak için yetmez. Çünkü bir kötülüğe sebep olduysa, o kötü iş yapıldıkça, hayattayken de öldükten sonra da ona günah yazılır. Bid'at ehlinin durumu böyledir. Bunların hayırlı olması da mümkün değildir. Ama Ehl-i sünnet yolunda dine yapılan hizmet hayırlı olduğu için, buradaki hayır, vesile olan, iştirak eden herkese taksim edilecek ve herkes bundan nasibini alacaktır.
En hayırlı insan elbette Peygamber efendimizdir. Bütün dünyada, asırlardan beri yapılan bütün ibadetlerden hâsıl olan sevabların bir misli, vesile olan insanlara ve bu insanlardan da sonunda Peygamber efendimize gitmektedir. Mesela kazandığımız sevabların bir misli, Müslüman olmamıza sebep olan ana babamıza ve bize dinimizi öğreten hocalarımıza yazılıyor. Onlara yazılan sevabın bir misli de, onların hocalarına, ana babalarına yazılıyor. Bu şekilde devam eden zincir, Hazret-i Ebu Bekir'e kadar uzanır. Onda toplanan sevabların bir misli de, Peygamber efendimize gider. Bu sevablar sebebiyle Resulullah'ın derecesi her an yükselir. Bu yükselme, sonsuza kadar devam eder.
Ehl-i sünnet kitaplarını yaymak
Elimizden geldiği kadar iyiliğe sebep olmaya çalışmalıyız. Kendimiz için yaptığımız ibadetlerin makbul olması kolay değildir. Çünkü şartlarını yerine getirmek, niyeti düzeltmek çok zordur. Ama mesela Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını yayarak, doğru iman ve ibadet bilgilerinin öğrenilmesi için, yapılan hizmetlerin kabul olması ve bundan sevab kazanılması kesindir. Peygamber efendimiz, (Bir din kardeşine iyilik yapmaya sebep olana, kendisi için yaptığı bütün [nafile] ibadetlerin toplamından bir misli daha çok sevab verilir) buyuruyor.
Dünya sıkıntısını gidermek için, bir din kardeşinin yardımına koşmanın sevabı da böyledir. Fakat onun âhiret kazancına, yani dinini doğru öğrenmesine sebep olmakla kazanılan sevab ise, her ikisinin toplamından daha çoktur. O hâlde, bu kısa ömürde, en kârlı olanı istemeli ve başkalarının da ebedî saadete kavuşmalarına vesile olmalıdır.
Hayırlı insanlar hayra, şerli insanlar şerre vesile olur. İnsanın çok ibadet etmesi, hayırlı olmak için yetmez. Çünkü bir kötülüğe sebep olduysa, o kötü iş yapıldıkça, hayattayken de öldükten sonra da ona günah yazılır. Bid'at ehlinin durumu böyledir. Bunların hayırlı olması da mümkün değildir. Ama Ehl-i sünnet yolunda dine yapılan hizmet hayırlı olduğu için, buradaki hayır, vesile olan, iştirak eden herkese taksim edilecek ve herkes bundan nasibini alacaktır.
En hayırlı insan elbette Peygamber efendimizdir. Bütün dünyada, asırlardan beri yapılan bütün ibadetlerden hâsıl olan sevabların bir misli, vesile olan insanlara ve bu insanlardan da sonunda Peygamber efendimize gitmektedir. Mesela kazandığımız sevabların bir misli, Müslüman olmamıza sebep olan ana babamıza ve bize dinimizi öğreten hocalarımıza yazılıyor. Onlara yazılan sevabın bir misli de, onların hocalarına, ana babalarına yazılıyor. Bu şekilde devam eden zincir, Hazret-i Ebu Bekir'e kadar uzanır. Onda toplanan sevabların bir misli de, Peygamber efendimize gider. Bu sevablar sebebiyle Resulullah'ın derecesi her an yükselir. Bu yükselme, sonsuza kadar devam eder.
Ehl-i sünnet kitaplarını yaymak
Elimizden geldiği kadar iyiliğe sebep olmaya çalışmalıyız. Kendimiz için yaptığımız ibadetlerin makbul olması kolay değildir. Çünkü şartlarını yerine getirmek, niyeti düzeltmek çok zordur. Ama mesela Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını yayarak, doğru iman ve ibadet bilgilerinin öğrenilmesi için, yapılan hizmetlerin kabul olması ve bundan sevab kazanılması kesindir. Peygamber efendimiz, (Bir din kardeşine iyilik yapmaya sebep olana, kendisi için yaptığı bütün [nafile] ibadetlerin toplamından bir misli daha çok sevab verilir) buyuruyor.
Dünya sıkıntısını gidermek için, bir din kardeşinin yardımına koşmanın sevabı da böyledir. Fakat onun âhiret kazancına, yani dinini doğru öğrenmesine sebep olmakla kazanılan sevab ise, her ikisinin toplamından daha çoktur. O hâlde, bu kısa ömürde, en kârlı olanı istemeli ve başkalarının da ebedî saadete kavuşmalarına vesile olmalıdır.
Hiç yorum yok
Sorularınız Dinimiz İslam hocaları tarafından cevaplandırılacaktır. Lütfen suallerinizi: dinimizislam2@gmail.com mail adresine gönderiniz. Teşekkürler.