Sual: Dinimizde, emirleri yapmak ve yasaklardan sakınmak konusunda öncelik nasıldır, bunların kendilerine göre bir sırası var mıdır? Cevap:...
Sual: Dinimizde, emirleri yapmak ve yasaklardan sakınmak konusunda öncelik nasıldır, bunların kendilerine göre bir sırası var mıdır?
Cevap:
Cevap:
İslâm dininde ibadetlerin, önemine göre dereceleri vardır ve şöyledir:
Birinci derece:
Birinci derece:
İbadetlerin en kıymetlisi ve en efdali, haramlardan sakınmaktır. Haramı gördüğü zaman, yüzünü çevirenin kalbini, Allahü teâlâ iman ile doldurur. Bir kimse, haram işlemeye niyet eder ve o haramı işlemezse, ona günah yazılmaz. Haram işlemek, Allahü teâlâya karşı gelmek olduğundan, ondan sakınmak da, ibadetlerin en efdali olmuştur. İslâm dininde, hiç kimse, günah ile veya kâfir olarak doğmaz. Zaten, bunu akıl da kabul etmez.
İkinci derece:
İkinci derece:
Farzları yapmaktır. Farzların terki büyük günahtır. Allahü teâlânın yapınız diye emrettiği şeylere farz denir. Farzları yapmak, çok kıymetlidir. Hele farzların unutulduğu, haramların yayıldığı bir zamanda, farzları yapmak, daha çok kıymetlidir. Farzları yapanlara büyük ecir ve mükafatlar vardır.
Üçüncü derece:
Üçüncü derece:
Tahrimi mekruhlardan, yani harama yakın mekruhlardan sakınmaktır. Tahrimi mekruhlardan sakınmak, vacipleri yapmaktan daha kıymetlidir.
Dördüncü derece:
Dördüncü derece:
Vacipleri yapmaktır. Vacipleri yapmak da, farz kadar olmasa bile, çok sevaptır. Vacipler, farz olup olmaması şüpheli olan ibadetlerdir.
Beşinci derece:
Beşinci derece:
Tenzihi mekruhlardan sakınmaktır. Tenzihi mekruh demek, helale yakın olan mekruhlar demektir.
Altıncı derece:
Altıncı derece:
Müekked sünnetleri yapmaktır. Sünnetleri terk etmek, günah değildir. Özürsüz devamlı terk etmek ise, küçük günahtır. Sünneti beğenmemek ise küfürdür.
Yedinci derece:
Yedinci derece:
Nafileler ve müstehablardır. Nafileleri yapıp yapmamakta Müslümanlar serbesttirler. Yapmayana, terk edene ceza olmadığı hâlde, iyi niyetle yapana ecir ve mükafat vardır.
***
Sual: Kaza, adak ve nafile oruç tutarken, bunları bile bile bozunca da, Ramazan orucunda olduğu gibi kefaret gerekir mi?
Cevap: Kaza, adak ve nafile oruçları tutarken, bilerek de bozulsa bunlar için kefaret yapılmaz.
***
Sual: Ramazan ayında, sadece kazayı gerektiren bir şeyi, birkaç defa yapınca kefaret de mi gerekir?
Cevap: Ramazanın bir gününde, kaza lazım olan bir şey yaparak orucunu bozan kimse, başka gününde de bu şeyi bilerek yine yaparsa, kefaret de lazım olur.
***
Sual: Saç ve tırnak kesmek abdesti bozar mı? Abdest aldığında veya bozulduğunda şüphe eden ne yapmalıdır?
Cevap: Saç, sakal, bıyık, tırnak kesmek abdesti bozmaz. Kesilen yerleri yıkamak lâzım olmaz. (Fıkh-i Gîdânî)nin fârisî şerhinde diyor ki, (Tırnak kesince, abdest bozulmaz. Elleri yıkamak müstehab olur). Yara kabuğunun düşmesi ile de bozulmaz.
(Halebî-i kebîr)de diyor ki, (Abdest aldığını bilip, sonra bozulduğunda şüphe ederse, abdesti var kabul edilir. Abdesti bozulduğunu bilip, sonra abdest aldığında şüphe ederse, abdest alması lâzım olur. Abdest arasında, bazı yerini yıkadığında şüphe ederse, orasını yıkar. Abdest aldıktan sonra şüphe ederse, yıkamak lâzım değildir. Abdest aldıktan sonra, üzerinde yaşlık gören, idrar mı, su mu şüphe etse, ilk olarak başına geldi ise, yeniden abdest alır. Birkaç defa, böyle şüphe etti ise, şeytanın vesvesesi olduğu anlaşılır ve abdesti tazelemez. Vesveseyi önlemek için, abdest aldıktan sonra, donuna, peştamalına su serpilmesi (Kimyâ-yı saadet)de de yazılıdır. Veya nebati pamuk kullanmalıdır. Kap, kacak, elbise, bedenin, suyun, kuyunun, havuzun ve cahillerin, kâfirlerin hazırladığı yağ, ekmek, elbise, yemek ve sairenin pis olmasında şüphe etse, temiz kabul edilir.) (Tam İlmihal s. 127)
***
Sual: Uyumak, gülmek ve bayılmak gibi haller abdesti bozar mı?
Cevap: Abdesti bozanların dördüncüsü, uyumak, dört mezhepte de bozar. Hanefide, makatın gevşek olacağı bir hâlde, meselâ yan veya sırt üstü yatarak veya dirseğine yahut bir şeye dayanıp uyumaktır. Dayandığı şey çekilince düşmezse, bozulmaz. Namazda uyumak, dizleri dikip, başını dizlerine koyarak, diz çökerek, bağdaş kurarak, teverrük ederek uyursa, bozulmaz. Teverrük, kadınların namazda oturdukları gibi oturmaktır. Bir dizini dikip, diğer uyluğu üzerine oturup uyursa bozulur. Çıplak hayvan üstünde uyursa, hayvan yokuş çıkıyor veya düz yerde gidiyorsa, bozulmaz. Palan ve eğer üzerinde uyursa hiç bozulmaz.
Beşincisi, bayılmak ve deli olmakla ve sara tutmakla bozulur. Yürürken sallanacak kadar sarhoş olmak da bozar.
Altıncısı, rükû ve secdeleri olan namazda kahkaha ile gülmek, abdesti de bozar. Çocuğun bozulmaz. Namazda tebessüm, namazı da, abdesti de bozmaz. Yanındakiler işitirse, kahkaha denir. Kendi de işitmezse, tebessüm denir. Yalnız kendi işitirse (Dahk) denir. Dahk, yalnız namazı bozar.
Yedincisi, (Mübâşeret-i fâhişe) yani çıplak olarak, (Seveteyn)i, yani çirkin yerlerini sürtünmek, erkeğin de, kadının da abdestini bozar). Kadının derisine şehvet ile dokunmak, Hanefide abdesti bozmaz. (Tam İlmihal s. 127)
***
Sual: Kaza, adak ve nafile oruç tutarken, bunları bile bile bozunca da, Ramazan orucunda olduğu gibi kefaret gerekir mi?
Cevap: Kaza, adak ve nafile oruçları tutarken, bilerek de bozulsa bunlar için kefaret yapılmaz.
***
Sual: Ramazan ayında, sadece kazayı gerektiren bir şeyi, birkaç defa yapınca kefaret de mi gerekir?
Cevap: Ramazanın bir gününde, kaza lazım olan bir şey yaparak orucunu bozan kimse, başka gününde de bu şeyi bilerek yine yaparsa, kefaret de lazım olur.
***
Sual: Saç ve tırnak kesmek abdesti bozar mı? Abdest aldığında veya bozulduğunda şüphe eden ne yapmalıdır?
Cevap: Saç, sakal, bıyık, tırnak kesmek abdesti bozmaz. Kesilen yerleri yıkamak lâzım olmaz. (Fıkh-i Gîdânî)nin fârisî şerhinde diyor ki, (Tırnak kesince, abdest bozulmaz. Elleri yıkamak müstehab olur). Yara kabuğunun düşmesi ile de bozulmaz.
(Halebî-i kebîr)de diyor ki, (Abdest aldığını bilip, sonra bozulduğunda şüphe ederse, abdesti var kabul edilir. Abdesti bozulduğunu bilip, sonra abdest aldığında şüphe ederse, abdest alması lâzım olur. Abdest arasında, bazı yerini yıkadığında şüphe ederse, orasını yıkar. Abdest aldıktan sonra şüphe ederse, yıkamak lâzım değildir. Abdest aldıktan sonra, üzerinde yaşlık gören, idrar mı, su mu şüphe etse, ilk olarak başına geldi ise, yeniden abdest alır. Birkaç defa, böyle şüphe etti ise, şeytanın vesvesesi olduğu anlaşılır ve abdesti tazelemez. Vesveseyi önlemek için, abdest aldıktan sonra, donuna, peştamalına su serpilmesi (Kimyâ-yı saadet)de de yazılıdır. Veya nebati pamuk kullanmalıdır. Kap, kacak, elbise, bedenin, suyun, kuyunun, havuzun ve cahillerin, kâfirlerin hazırladığı yağ, ekmek, elbise, yemek ve sairenin pis olmasında şüphe etse, temiz kabul edilir.) (Tam İlmihal s. 127)
***
Sual: Uyumak, gülmek ve bayılmak gibi haller abdesti bozar mı?
Cevap: Abdesti bozanların dördüncüsü, uyumak, dört mezhepte de bozar. Hanefide, makatın gevşek olacağı bir hâlde, meselâ yan veya sırt üstü yatarak veya dirseğine yahut bir şeye dayanıp uyumaktır. Dayandığı şey çekilince düşmezse, bozulmaz. Namazda uyumak, dizleri dikip, başını dizlerine koyarak, diz çökerek, bağdaş kurarak, teverrük ederek uyursa, bozulmaz. Teverrük, kadınların namazda oturdukları gibi oturmaktır. Bir dizini dikip, diğer uyluğu üzerine oturup uyursa bozulur. Çıplak hayvan üstünde uyursa, hayvan yokuş çıkıyor veya düz yerde gidiyorsa, bozulmaz. Palan ve eğer üzerinde uyursa hiç bozulmaz.
Beşincisi, bayılmak ve deli olmakla ve sara tutmakla bozulur. Yürürken sallanacak kadar sarhoş olmak da bozar.
Altıncısı, rükû ve secdeleri olan namazda kahkaha ile gülmek, abdesti de bozar. Çocuğun bozulmaz. Namazda tebessüm, namazı da, abdesti de bozmaz. Yanındakiler işitirse, kahkaha denir. Kendi de işitmezse, tebessüm denir. Yalnız kendi işitirse (Dahk) denir. Dahk, yalnız namazı bozar.
Yedincisi, (Mübâşeret-i fâhişe) yani çıplak olarak, (Seveteyn)i, yani çirkin yerlerini sürtünmek, erkeğin de, kadının da abdestini bozar). Kadının derisine şehvet ile dokunmak, Hanefide abdesti bozmaz. (Tam İlmihal s. 127)
Hiç yorum yok
Sorularınız Dinimiz İslam hocaları tarafından cevaplandırılacaktır. Lütfen suallerinizi: dinimizislam2@gmail.com mail adresine gönderiniz. Teşekkürler.