Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Peygamber efendimiz, (Allahü teâlânın yeryüzünde en çok sevdiği yer, mescidlerdir) buyuruyor. Allah’ın ...
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Peygamber efendimiz, (Allahü teâlânın yeryüzünde en çok sevdiği yer, mescidlerdir) buyuruyor. Allah’ın sevdiği yere kim gider? Allah’ın sevdiği kulu gider. Yine başka bir hadis-i şerifte, (Güvercin yuvası kadar mescid yapan, kendine Cennette köşk yapar) buyuruyor. Camiye girdiğimiz zaman ferahlıyoruz. Dikkat edilirse, ecdadımız bulunduğu yerlere hep cami yapmıştır. Bir mescidde namaz kılındığı müddetçe, yapanlara sevab gider. Hayra vesile olduğu sürece, sevab devam eder.
Bir ülkenin hürriyeti, bayrağı ile belli olur. Bayrak dalgalanırsa, o memleket hür bir memlekettir. Dinin de bayrağı camilerdir. Başka bir memlekete gidince, ilk önce bir camiye gitmek lazımdır. Öyle olursa, kişinin oradaki işleri rast gider.
Kötü kimse, kötülükten, iyi kimse de iyilikten hoşlanır. Müslüman mescidden çıkmak istemez. Başka yerde sıkılır. Kötü kimse de mescidlerde sıkılır.
Namaz hayattır. Namazla nefes aynı şeydir. Nefes alan namaz kılar. Nefes almayan namaz kılmaz. İmanın bayrağı, alameti namazdır.
Bir talebenin gözleri rahatsızlanır ve hocasına danışarak, duasını da alarak, çok riskli bir ameliyata girer. Gözün sinirleri kaynaşmaya başlamış. Her kaynayışta görme mesafesi azalıyor. Daha fazla gecikirse kör olacaktır. Sinirlerin ayrılması gerekiyor, ama çok tehlikeli bir ameliyat, sinirin biri biraz kesilse kör olacak. Nihayet sekiz saat kadar sonra ameliyat başarıyla biter ve nasıl görecek diye hastanın ayılması beklenir. Bantları çıkarırlar, yavaş yavaş bakarken, daha gözünü açarken ilk cümlesi, (Hangi namaz vaktindeyiz? Namazım geçti mi?) olur.
Ölüm kalım hâlinde yani kör olup olmadığını, gözlerinin iyileşip iyileşmediğine bakmadan, ağır bir ameliyattan çıkan bir insan, aklı başına gelirken, ilk önce namazı soruyor. Bu husus, hocasına arz edilince, gözleri yaşarıp, (Allah Allah! Kardeşim işte bu arkadaşınız evliyadır. Elhamdülillah aramızda böyle mübarek gençler de var) buyurur.
Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî hazretleri de, namazın önemi hakkında buyuruyor ki:
(Bu zamanda, imanı doğru olup beş vakit namazını kılan, haramlardan sakınan evliyadır. Kıyamet günü hesap önce imandan, sonra namazdandır. Tek vakit namazı kaçırmaktansa, bin kere ölmeyi tercih etmeli. Nerede ve ne şart altında olursa olsun mutlaka namaz kılmalı.)
Peygamber efendimiz, (Allahü teâlânın yeryüzünde en çok sevdiği yer, mescidlerdir) buyuruyor. Allah’ın sevdiği yere kim gider? Allah’ın sevdiği kulu gider. Yine başka bir hadis-i şerifte, (Güvercin yuvası kadar mescid yapan, kendine Cennette köşk yapar) buyuruyor. Camiye girdiğimiz zaman ferahlıyoruz. Dikkat edilirse, ecdadımız bulunduğu yerlere hep cami yapmıştır. Bir mescidde namaz kılındığı müddetçe, yapanlara sevab gider. Hayra vesile olduğu sürece, sevab devam eder.
Bir ülkenin hürriyeti, bayrağı ile belli olur. Bayrak dalgalanırsa, o memleket hür bir memlekettir. Dinin de bayrağı camilerdir. Başka bir memlekete gidince, ilk önce bir camiye gitmek lazımdır. Öyle olursa, kişinin oradaki işleri rast gider.
Kötü kimse, kötülükten, iyi kimse de iyilikten hoşlanır. Müslüman mescidden çıkmak istemez. Başka yerde sıkılır. Kötü kimse de mescidlerde sıkılır.
Namaz hayattır. Namazla nefes aynı şeydir. Nefes alan namaz kılar. Nefes almayan namaz kılmaz. İmanın bayrağı, alameti namazdır.
Bir talebenin gözleri rahatsızlanır ve hocasına danışarak, duasını da alarak, çok riskli bir ameliyata girer. Gözün sinirleri kaynaşmaya başlamış. Her kaynayışta görme mesafesi azalıyor. Daha fazla gecikirse kör olacaktır. Sinirlerin ayrılması gerekiyor, ama çok tehlikeli bir ameliyat, sinirin biri biraz kesilse kör olacak. Nihayet sekiz saat kadar sonra ameliyat başarıyla biter ve nasıl görecek diye hastanın ayılması beklenir. Bantları çıkarırlar, yavaş yavaş bakarken, daha gözünü açarken ilk cümlesi, (Hangi namaz vaktindeyiz? Namazım geçti mi?) olur.
Ölüm kalım hâlinde yani kör olup olmadığını, gözlerinin iyileşip iyileşmediğine bakmadan, ağır bir ameliyattan çıkan bir insan, aklı başına gelirken, ilk önce namazı soruyor. Bu husus, hocasına arz edilince, gözleri yaşarıp, (Allah Allah! Kardeşim işte bu arkadaşınız evliyadır. Elhamdülillah aramızda böyle mübarek gençler de var) buyurur.
Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî hazretleri de, namazın önemi hakkında buyuruyor ki:
(Bu zamanda, imanı doğru olup beş vakit namazını kılan, haramlardan sakınan evliyadır. Kıyamet günü hesap önce imandan, sonra namazdandır. Tek vakit namazı kaçırmaktansa, bin kere ölmeyi tercih etmeli. Nerede ve ne şart altında olursa olsun mutlaka namaz kılmalı.)
Hiç yorum yok
Sorularınız Dinimiz İslam hocaları tarafından cevaplandırılacaktır. Lütfen suallerinizi: dinimizislam2@gmail.com mail adresine gönderiniz. Teşekkürler.