Sual: Birkaç evi olan, dükkanında demirbaş aletleri bulunan bir kimse, bunları zekât hesabına katacak mıdır yani bunların zekâtı verilir mi?...
Sual: Birkaç evi olan, dükkanında demirbaş aletleri bulunan bir kimse, bunları zekât hesabına katacak mıdır yani bunların zekâtı verilir mi?
Cevap: Ticaret için olmayan, yani satılık olmayan evlerin, apartmanların, sanat aletlerinin, motor, tezgâh, kamyon, gemilerin ve ne kadar çok olursa olsun evde kullanılan eşyanın zekâtı verilmez. Sanat sahipleri, sanayiciler, imalatçılar, ham ve işlenmiş, mamul eşyanın zekâtını verirler. Demirbaş eşyanın zekâtı verilmez. Ticaret eşyasından evde kullanılmak için ve ticaret olunan gıdadan bir senelik ev ihtiyacı için ayrılmış olanların da verilmez. Yani bütün bunlar ve ödenecek borçlar, nisap hesabına katılmaz. Bütün bu eşyayı, yiyecek, içecek, giyecek ve barınacak ev gibi lüzumlu nafakayı satın almak için sakladığı altın, gümüş ve kâğıt paranın hepsi nisap hesabına katılır, yani zekâtları verilir. İhtiyaç eşyasını almak için ayırılan para da nisap hesabına katılır.
***
Sual: Uşur vermek de zekât vermek gibi midir, nelerden verilir, burada da ölçü kırkta bir midir?
Cevap: Yağmur suyu veya nehir, dere suyu ile sulanan, bütün topraklardan elde edilen mahsulün zekâtına uşur denir. Uşur vermek, Kur'ân-ı kerimde, En'âm suresinin 141. âyetinde emir edilmiş, onda birinin verilmesi de hadis-i şerifte bildirilmiştir. Uşur, mahsulün onda biridir. Kul borcu olan, borcunu düşmez, uşrunu tam olarak verir.
***
Sual: İhtiyaç eşyası, zekât ve kurban hesabına katılmaz deniyor. İhtiyaç eşyası ne demektir ve neler ihtiyaç eşyasına girmektedir?
Cevap: İnsanı ölümden koruyan şeylere, ihtiyaç eşyası denir. Bunların birincisi nafakadır. Nafaka da üçtür. Bunlar da, yiyecek, giyecek ve evdir. Yiyecek deyince, mutfak eşyası da anlaşılır. Ev demek, ev eşyası da demektir. Binek hayvanı veya arabası, silahları, hizmetçisi ve sanat aletleri ve lüzumlu kitapları da ihtiyaç eşyası sayılır.
***
Sual: Mezar taşı dikmenin ve üzerine yazı yazmanın dinimiz açısından mahzuru var mıdır?
Cevap: Mezar taşı dikmek caizdir. Taş üzerine âyet-i kerime, mübarek isimler, şiir, methiye gibi şeyler, Fâtiha kelimesini yazmak, resmini koymak caiz değildir. Asırlardan beri yazılıyor ise de, kötü bir bidattir. Kötü âdetler, caiz olmayı göstermez. Mezar taşına, isim ve ölüm hicri senesi yazılabilir denildi.
***
Sual: İkrah ile yapılan sözleşmeler sahih olur mu?
Cevap: Mülcî olan veya olmayan bir ikrah ile yapılan sözleşmeler [akit] sahih olmaz. Çünkü, sahih olmaları için rızaları ile yapılması lâzımdır. Meselâ, malını satan veya bir şeyi satın alan, kiraya veren, hediye veren, borcunu ibra veya tecil eden, borcu olduğunu söyleyen kimse, korkudan kurtulunca, isterse bunlardan vaz geçebilir, isterse razı olur. Zorla sattırılan malı alan kimse, bu mala malik olur. Çünkü, böyle bey' fasittir. Suç ikrar etmesi, evet demesi için karakolda polislerin ikrah, işkence yapması câiz değildir. Böyle verdiği ifadeyi, sonra red etmek hakkı vardır.
Mülcî olmayan ikrah ile de yapılan nikâh, talâk, nezir, yemin, ric'at, yani boşadığı kadını tekrar alması sahih olur. İkrah bitince, nikâhtan ve talaktan vazgeçebilir. Nezirden vazgeçemez. Nezir olarak verdiğini, ikrah edenden isteyemez. İkrah edilerek borçlusunu af etmesi ve mürted olması sahih olmaz.
Mülcî olmayan ikrah ile leş, kan, domuz yenmez. Şarap içilmez ve Müslümanın malı telef edilmez. Çünkü, mülcî olmayan ikrah ile zaruret hâsıl olmaz. Ölmemek için leş, domuz yenir ve kan, şarap içilir. Yemez, içmez de ölürse Cehenneme gider.
Mülcî ikrah ile, bu şarabı iç, şu malını sat denilse, malını satar. İkrah bitince, ister fesheder, isterse kabul eder. Şarabı içmesi de câiz olur. Câiz olacağını bilmediği için, içmez ve satmaz da öldürülürse, şehit olur. Sultanın müsadere etmesi, yani haksız olarak, zulüm ile para, mal istemesi ikrah olur. Bunları vermek câiz olur. (Tam İlmihal s. 898)
Cevap: Ticaret için olmayan, yani satılık olmayan evlerin, apartmanların, sanat aletlerinin, motor, tezgâh, kamyon, gemilerin ve ne kadar çok olursa olsun evde kullanılan eşyanın zekâtı verilmez. Sanat sahipleri, sanayiciler, imalatçılar, ham ve işlenmiş, mamul eşyanın zekâtını verirler. Demirbaş eşyanın zekâtı verilmez. Ticaret eşyasından evde kullanılmak için ve ticaret olunan gıdadan bir senelik ev ihtiyacı için ayrılmış olanların da verilmez. Yani bütün bunlar ve ödenecek borçlar, nisap hesabına katılmaz. Bütün bu eşyayı, yiyecek, içecek, giyecek ve barınacak ev gibi lüzumlu nafakayı satın almak için sakladığı altın, gümüş ve kâğıt paranın hepsi nisap hesabına katılır, yani zekâtları verilir. İhtiyaç eşyasını almak için ayırılan para da nisap hesabına katılır.
***
Sual: Uşur vermek de zekât vermek gibi midir, nelerden verilir, burada da ölçü kırkta bir midir?
Cevap: Yağmur suyu veya nehir, dere suyu ile sulanan, bütün topraklardan elde edilen mahsulün zekâtına uşur denir. Uşur vermek, Kur'ân-ı kerimde, En'âm suresinin 141. âyetinde emir edilmiş, onda birinin verilmesi de hadis-i şerifte bildirilmiştir. Uşur, mahsulün onda biridir. Kul borcu olan, borcunu düşmez, uşrunu tam olarak verir.
***
Sual: İhtiyaç eşyası, zekât ve kurban hesabına katılmaz deniyor. İhtiyaç eşyası ne demektir ve neler ihtiyaç eşyasına girmektedir?
Cevap: İnsanı ölümden koruyan şeylere, ihtiyaç eşyası denir. Bunların birincisi nafakadır. Nafaka da üçtür. Bunlar da, yiyecek, giyecek ve evdir. Yiyecek deyince, mutfak eşyası da anlaşılır. Ev demek, ev eşyası da demektir. Binek hayvanı veya arabası, silahları, hizmetçisi ve sanat aletleri ve lüzumlu kitapları da ihtiyaç eşyası sayılır.
***
Sual: Mezar taşı dikmenin ve üzerine yazı yazmanın dinimiz açısından mahzuru var mıdır?
Cevap: Mezar taşı dikmek caizdir. Taş üzerine âyet-i kerime, mübarek isimler, şiir, methiye gibi şeyler, Fâtiha kelimesini yazmak, resmini koymak caiz değildir. Asırlardan beri yazılıyor ise de, kötü bir bidattir. Kötü âdetler, caiz olmayı göstermez. Mezar taşına, isim ve ölüm hicri senesi yazılabilir denildi.
***
Sual: İkrah ile yapılan sözleşmeler sahih olur mu?
Cevap: Mülcî olan veya olmayan bir ikrah ile yapılan sözleşmeler [akit] sahih olmaz. Çünkü, sahih olmaları için rızaları ile yapılması lâzımdır. Meselâ, malını satan veya bir şeyi satın alan, kiraya veren, hediye veren, borcunu ibra veya tecil eden, borcu olduğunu söyleyen kimse, korkudan kurtulunca, isterse bunlardan vaz geçebilir, isterse razı olur. Zorla sattırılan malı alan kimse, bu mala malik olur. Çünkü, böyle bey' fasittir. Suç ikrar etmesi, evet demesi için karakolda polislerin ikrah, işkence yapması câiz değildir. Böyle verdiği ifadeyi, sonra red etmek hakkı vardır.
Mülcî olmayan ikrah ile de yapılan nikâh, talâk, nezir, yemin, ric'at, yani boşadığı kadını tekrar alması sahih olur. İkrah bitince, nikâhtan ve talaktan vazgeçebilir. Nezirden vazgeçemez. Nezir olarak verdiğini, ikrah edenden isteyemez. İkrah edilerek borçlusunu af etmesi ve mürted olması sahih olmaz.
Mülcî olmayan ikrah ile leş, kan, domuz yenmez. Şarap içilmez ve Müslümanın malı telef edilmez. Çünkü, mülcî olmayan ikrah ile zaruret hâsıl olmaz. Ölmemek için leş, domuz yenir ve kan, şarap içilir. Yemez, içmez de ölürse Cehenneme gider.
Mülcî ikrah ile, bu şarabı iç, şu malını sat denilse, malını satar. İkrah bitince, ister fesheder, isterse kabul eder. Şarabı içmesi de câiz olur. Câiz olacağını bilmediği için, içmez ve satmaz da öldürülürse, şehit olur. Sultanın müsadere etmesi, yani haksız olarak, zulüm ile para, mal istemesi ikrah olur. Bunları vermek câiz olur. (Tam İlmihal s. 898)
Hiç yorum yok
Sorularınız Dinimiz İslam hocaları tarafından cevaplandırılacaktır. Lütfen suallerinizi: dinimizislam2@gmail.com mail adresine gönderiniz. Teşekkürler.