Sual: Hadîs-i şerifte, (Kişi, sevdiği ile beraber olur) buyruluyor? Sevmekten maksat nedir, ölçüsü var mıdır? Cevap: (Hadîka) ikinci c...
Sual: Hadîs-i şerifte, (Kişi, sevdiği ile beraber olur) buyruluyor? Sevmekten maksat nedir, ölçüsü var mıdır?
Cevap: (Hadîka) ikinci cild, yüzonüçüncü sahifede diyor ki, Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem", (Kişi, sevdiği ile beraber olur) buyurdu. (Müslim) kitabında bildirildiği üzere, bir kimse, Resûlullaha kıyameti sorunca, (Kıyamet için ne hazırlık yaptın?) buyurdu. Allahın ve Resûlünün sevgisini hazırladım dedi. (Sevdiklerinle beraber olursun) buyurdu. İmâm-ı Nevevî, bu hadîs-i şerifi açıklarken, (Bu hadîs-i şerif, Allahü teâlâyı ve Onun Resûlünü ve salihlerin ve hayır sahiplerinin dirilerini ve ölülerini sevmenin kıymetini, faydasını bildiriyor) dedi.
Allahü teâlâyı ve Onun Peygamberini sevmek demek, emirlerini yapmak, yasaklarından sakınmak, bunlara karşı edepli, saygılı olmak demektir. Salihleri severek onlardan faydalanmak için, onların yaptıklarını yapmak lâzım değildir. Çünkü, onların yaptıklarını yaparsa, o da, onlardan olur. Hadîs-i şerifte buyuruldu ki, (Bir kimse, bir cemaati sever. Fakat onlardan olmaz). Onlarla beraber olmak, onların derecesine yükselmek demek değildir. Hadîs-i şerifte, (Bir cemaati seven kimse, onların arasında haşr olunur) buyuruldu. (Kıyâmet ve Âhiret s. 320)
***
Sual: Bir cemaati seven, fakat onların yaptıklarını yapmasa, imanda onlara uysa nasıl olur?
Cevap: Sevdiklerinin birkaç ameline uyan kimseye gelince, imanda uymamış ise, onlardan olamaz. Onları seviyorum demesi hiç doğru değildir. Onun kalbinde, onlara sevgi değil, düşmanlık vardır. Din düşmanlığından daha büyük düşmanlık olmaz. Yahudilerin ve Hristiyanların, Peygamberleri seviyoruz demeleri böyledir. Kişi, sevdikleri gibi inanıp, taat ve ibadetlerde, onlara tam uymazsa, beğenmediği için uymamış ise, seviyorum demesinin yine faydası olmaz. Onlarla birlikte olamaz. Gücü yetmediği, nefsine hâkim olmadığı için, hepsine uyamamış ise, onlarla birlikte olmasına mâni olmaz.
Hadîs-i şerifler, bu ikinci kısmı bildirmektedir. Bir cemaati seven, fakat tam onlar gibi olmayan kimseye karşı söylenmiştir. Ebû Zer hadîsi, bunu açıkça bildirmektedir. Bu hadîs-i şerif, Müslümanları çok sevindirmektedir. Yüzseksenüç 183 [m. 799] senesinde Kûfede vefat etmiş olan Muhammed ibnis-Semmâk "rahime-hullahü teâlâ", son nefesinde, (Ya Rabbi! Sana hep isyan ettim. Fakat, sana itaat edenleri hep sevdim. Beni bu sevgime bağışla!) diyerek dua etti.
[Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî "rahmetullahi aleyh" de, (Ya Rabbi! Sana lâyık hiçbir şey yapamadım. Yüzüm kara olarak huzuruna geldim. Fakat, senin dinini yıkmak, İslâmiyeti yok etmek isteyenleri sevmedim. Senin için olan bu buğduma beni bağışla!) diyerek dua ederdi.] Necmüddîn-i Gazzî "rahime-hullahü teâlâ", salihleri seven zalimleri, üçüncü nev'in birinci kısmının sevgisine benzetmektedir.
Yani sevdiklerinin imanları gibi inanan, fakat onların amellerine ve ahlâklarına uymak istemeyen kimseye benzetmektedir. Salihlere olan muhabbetleri ve yardımları, bu zalimlere fayda vermez demektedir. Biz deriz ki, böyle zalimler, ikinci sevmeğe benzemektedirler. Yani sevdiklerinin imanı gibi inanan, fakat onlar gibi olamayan kimseler gibidirler. İbnis-Semmâk da, böyle olduğunu bildirmişti. Bu zalimler, nefislerine uyarak zulüm yapmışlarsa da, salihleri sevmekte, dualarını almağa çalışmaktadırlar. (Kıyâmet ve Âhiret s. 321)
Cevap: (Hadîka) ikinci cild, yüzonüçüncü sahifede diyor ki, Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem", (Kişi, sevdiği ile beraber olur) buyurdu. (Müslim) kitabında bildirildiği üzere, bir kimse, Resûlullaha kıyameti sorunca, (Kıyamet için ne hazırlık yaptın?) buyurdu. Allahın ve Resûlünün sevgisini hazırladım dedi. (Sevdiklerinle beraber olursun) buyurdu. İmâm-ı Nevevî, bu hadîs-i şerifi açıklarken, (Bu hadîs-i şerif, Allahü teâlâyı ve Onun Resûlünü ve salihlerin ve hayır sahiplerinin dirilerini ve ölülerini sevmenin kıymetini, faydasını bildiriyor) dedi.
Allahü teâlâyı ve Onun Peygamberini sevmek demek, emirlerini yapmak, yasaklarından sakınmak, bunlara karşı edepli, saygılı olmak demektir. Salihleri severek onlardan faydalanmak için, onların yaptıklarını yapmak lâzım değildir. Çünkü, onların yaptıklarını yaparsa, o da, onlardan olur. Hadîs-i şerifte buyuruldu ki, (Bir kimse, bir cemaati sever. Fakat onlardan olmaz). Onlarla beraber olmak, onların derecesine yükselmek demek değildir. Hadîs-i şerifte, (Bir cemaati seven kimse, onların arasında haşr olunur) buyuruldu. (Kıyâmet ve Âhiret s. 320)
***
Sual: Bir cemaati seven, fakat onların yaptıklarını yapmasa, imanda onlara uysa nasıl olur?
Cevap: Sevdiklerinin birkaç ameline uyan kimseye gelince, imanda uymamış ise, onlardan olamaz. Onları seviyorum demesi hiç doğru değildir. Onun kalbinde, onlara sevgi değil, düşmanlık vardır. Din düşmanlığından daha büyük düşmanlık olmaz. Yahudilerin ve Hristiyanların, Peygamberleri seviyoruz demeleri böyledir. Kişi, sevdikleri gibi inanıp, taat ve ibadetlerde, onlara tam uymazsa, beğenmediği için uymamış ise, seviyorum demesinin yine faydası olmaz. Onlarla birlikte olamaz. Gücü yetmediği, nefsine hâkim olmadığı için, hepsine uyamamış ise, onlarla birlikte olmasına mâni olmaz.
Hadîs-i şerifler, bu ikinci kısmı bildirmektedir. Bir cemaati seven, fakat tam onlar gibi olmayan kimseye karşı söylenmiştir. Ebû Zer hadîsi, bunu açıkça bildirmektedir. Bu hadîs-i şerif, Müslümanları çok sevindirmektedir. Yüzseksenüç 183 [m. 799] senesinde Kûfede vefat etmiş olan Muhammed ibnis-Semmâk "rahime-hullahü teâlâ", son nefesinde, (Ya Rabbi! Sana hep isyan ettim. Fakat, sana itaat edenleri hep sevdim. Beni bu sevgime bağışla!) diyerek dua etti.
[Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî "rahmetullahi aleyh" de, (Ya Rabbi! Sana lâyık hiçbir şey yapamadım. Yüzüm kara olarak huzuruna geldim. Fakat, senin dinini yıkmak, İslâmiyeti yok etmek isteyenleri sevmedim. Senin için olan bu buğduma beni bağışla!) diyerek dua ederdi.] Necmüddîn-i Gazzî "rahime-hullahü teâlâ", salihleri seven zalimleri, üçüncü nev'in birinci kısmının sevgisine benzetmektedir.
Yani sevdiklerinin imanları gibi inanan, fakat onların amellerine ve ahlâklarına uymak istemeyen kimseye benzetmektedir. Salihlere olan muhabbetleri ve yardımları, bu zalimlere fayda vermez demektedir. Biz deriz ki, böyle zalimler, ikinci sevmeğe benzemektedirler. Yani sevdiklerinin imanı gibi inanan, fakat onlar gibi olamayan kimseler gibidirler. İbnis-Semmâk da, böyle olduğunu bildirmişti. Bu zalimler, nefislerine uyarak zulüm yapmışlarsa da, salihleri sevmekte, dualarını almağa çalışmaktadırlar. (Kıyâmet ve Âhiret s. 321)
Hiç yorum yok
Sorularınız Dinimiz İslam hocaları tarafından cevaplandırılacaktır. Lütfen suallerinizi: dinimizislam2@gmail.com mail adresine gönderiniz. Teşekkürler.