Sual: Allahü teâlâdan razı olmak, bela ve nimet olarak gelen her şeyden razı olmak, itiraz etmemek mi demektir? Cevap: Rıza demek, Alla...
Sual: Allahü teâlâdan razı olmak, bela ve nimet olarak gelen her şeyden razı olmak, itiraz etmemek mi demektir?
Cevap: Rıza demek, Allahü teâlâdan gelen her şeye razı olmak demektir. Allahü teâlâdan bir felaket gelse, ona da rıza gösterir. Kimseye şikâyet etmez. Bu, her insanın yapabileceği bir iş değildir. Fakat, bunu yapabilen, büyük bir insandır. Böyle insanlarda, Peygamberlere mahsus sabır ve tahammül var demektir. Allahü teâlânın büyüklüğüne inandığı derecede insan, bu tahammülü ve bu rızayı gösterebilir. Gıpta edilecek bir meziyettir. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
"Her gün insanın karşılaştığı her şey, Allahü teâlânın dilemesi ve yaratması ile var olmaktadır. Bunun için, iradelerimizi Onun iradesine uydurmalıyız! Karşılaştığımız her şeyi, aradığımız şeyler olarak görmeliyiz ve bunlara kavuştuğumuz için sevinmeliyiz! Kulluk böyle olur. Kul isek, böyle olmalıyız! Böyle olmamak, kulluğu kabul etmemek ve sahibine karşı gelmek olur. Allahü teâlâ, hadîs-i kudside buyuruyor ki; (Kaza ve kaderime razı olmayan, beğenmeyen ve gönderdiğim belalara sabretmeyen, benden başka Rab arasın. Yeryüzünde kulum olarak bulunmasın!)"
***
Sual: Gayr-i müslimlerin âdetlerini veya onların ibadet olarak yaptığı şeyleri yapmanın dinen bir mahzuru olur mu?
Cevap: Kâfirlerin âdetlerini yapmak, onlara benzemek niyeti ile olmazsa ve haram veya kötü adetler değilse, faydalı şeyler ise, caiz olur. Onlar gibi yemek, içmek böyledir. Onlara uymak için olur veya haram veya fena, kötü şeyler ise, haram olur. Uyûn-ül besâirde deniyor ki:
"İnsan resmi veya heykeli yapıp, bu insanda ülûhiyyet, ilahlık sıfatlarından birinin bulunduğuna inanarak veya bunun kâfir olduğunu bilerek, bunların karşısında, hürmet, tazim, saygı bildiren bir şey söylese veya yapsa, mesela secde etse, Yahudilerin ve Hristiyanların bağladıkları Zünnar denilen kuşağı ve onların dinlerine mahsus şeyleri kullansa, kâfir olur. Kâfirlere mahsus olan şeyleri harpte hile olarak kullanırsa, kâfir olmaz." Canını, malını, rızkını kurtaracak kadar kullanması özür olur, daha fazlası küfür olur.
***
Sual: Namaz kılarken, ah, of diye sesli olarak inlemek namazı bozar mı?
Cevap: Ah, of gibi inlemek, uf diye sıkıntıyı bildirmek, namazı bozar.
***
Sual: Bir kimse, akşam yatağa girdiği zaman, yattığı yerde Kur'ân-ı kerimdeki sûre ve âyetleri okuyabilir mi?
Cevap: Bu konuda Halebî-yi kebîrde deniyor ki:
"Yan yatarak ayakları birbirine bitiştirip, Kur'ân-ı kerimi, içinden ezbere okumak veya yürüyerek, iş görerek, kabir başında oturup okumak caizdir. Kitap okuyan, yazan, iş yapan yanında Kur'ân-ı kerim okumaya başlamak, onlar dinlemedikleri zaman günah olur. Camide veya başka yerde, birkaç kişinin, bir zamanda, yüksek sesle Kur'ân-ı kerim okumaları tahrimen mekruhtur. Birinin okuyup, başkalarının sessizce dinlemeleri lazımdır. İşi olanların dinlemesi farz olmaz. Kur'ân-ı kerimi dinlemek, farz-ı kifayedir ve okunmasından ve nafile ibadetlerden daha sevaptır."
***
Sual: Bir kadın, Kur'ân-ı kerimi ve namaz sûrelerini, erkek hocadan da öğrenebilir mi?
Cevap: Halebî-yi kebirde; "Kadın, Kur'ân-ı kerimi kadından öğrenmelidir. Yabancı erkeklerden, âmâdan bile öğrenmemelidir" buyuruluyor.
***
Sual: Kur'ân-ı kerimi öğrendikten sonra unutmak günah mıdır?
Cevap: Kur'ân-ı kerimi öğrendikten sonra, unutmanın günah olduğu, Berîkada ve Hadîkada yazılıdır.
***
Sual: Bir kimse, iş yaparken, kendi işiteceği bir sesle Kur'ân-ı kerim okuyabilir mi?
Cevap: Hulâsa-tül-fetâvâda deniyor ki:
"İş görürken ve yürürken, kalbi ile düşünerek, Kur'ân-ı kerim okumak câizdir."
***
Sual: İş yapanlar ve uyuyanların yanında yüksek sesle Kur'ân-ı kerim okumanın mahzuru olur mu?
Cevap: Halebîde; "İş görenler ve yatanlar arasında, yüksek sesle Kur'ân-ı kerim okunursa, okuyan günaha girer" denmektedir.
***
Sual: Kur'ân-ı kerimi güzel okuyabilmek için müzik bilmeye, makam öğrenmeye gerek var mıdır?
Cevap: Kur'ân-ı kerimi doğru, güzel okumak için, müzik öğrenmeye lüzum yoktur. Tecvid ilmini öğrenmeye lüzum vardır. Âlimlerin çoğuna göre, Tecvid ilminde, harflerin ağızdaki yerleri, medler, harflerin uzatma miktarları ve daha birçok şeyler öğrenmeden okunan Kur'ân-ı kerim, doğru olmaz, ezan ve namaz sahih olmaz.
***
Sual: Namaz kılan bir kimse, dışarıdan birinin biraz sağa veya sola git sözü ile hareket etse, namazı bozulur mu?
Cevap: Namazda başkasının sözü ile yerini değiştirmek veya yanına gelene, onun sözü ile yer açmak bozar. Fakat, biraz sonra, kendiliğinden hareket ederse bozmaz.
Cevap: Rıza demek, Allahü teâlâdan gelen her şeye razı olmak demektir. Allahü teâlâdan bir felaket gelse, ona da rıza gösterir. Kimseye şikâyet etmez. Bu, her insanın yapabileceği bir iş değildir. Fakat, bunu yapabilen, büyük bir insandır. Böyle insanlarda, Peygamberlere mahsus sabır ve tahammül var demektir. Allahü teâlânın büyüklüğüne inandığı derecede insan, bu tahammülü ve bu rızayı gösterebilir. Gıpta edilecek bir meziyettir. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
"Her gün insanın karşılaştığı her şey, Allahü teâlânın dilemesi ve yaratması ile var olmaktadır. Bunun için, iradelerimizi Onun iradesine uydurmalıyız! Karşılaştığımız her şeyi, aradığımız şeyler olarak görmeliyiz ve bunlara kavuştuğumuz için sevinmeliyiz! Kulluk böyle olur. Kul isek, böyle olmalıyız! Böyle olmamak, kulluğu kabul etmemek ve sahibine karşı gelmek olur. Allahü teâlâ, hadîs-i kudside buyuruyor ki; (Kaza ve kaderime razı olmayan, beğenmeyen ve gönderdiğim belalara sabretmeyen, benden başka Rab arasın. Yeryüzünde kulum olarak bulunmasın!)"
***
Sual: Gayr-i müslimlerin âdetlerini veya onların ibadet olarak yaptığı şeyleri yapmanın dinen bir mahzuru olur mu?
Cevap: Kâfirlerin âdetlerini yapmak, onlara benzemek niyeti ile olmazsa ve haram veya kötü adetler değilse, faydalı şeyler ise, caiz olur. Onlar gibi yemek, içmek böyledir. Onlara uymak için olur veya haram veya fena, kötü şeyler ise, haram olur. Uyûn-ül besâirde deniyor ki:
"İnsan resmi veya heykeli yapıp, bu insanda ülûhiyyet, ilahlık sıfatlarından birinin bulunduğuna inanarak veya bunun kâfir olduğunu bilerek, bunların karşısında, hürmet, tazim, saygı bildiren bir şey söylese veya yapsa, mesela secde etse, Yahudilerin ve Hristiyanların bağladıkları Zünnar denilen kuşağı ve onların dinlerine mahsus şeyleri kullansa, kâfir olur. Kâfirlere mahsus olan şeyleri harpte hile olarak kullanırsa, kâfir olmaz." Canını, malını, rızkını kurtaracak kadar kullanması özür olur, daha fazlası küfür olur.
***
Sual: Namaz kılarken, ah, of diye sesli olarak inlemek namazı bozar mı?
Cevap: Ah, of gibi inlemek, uf diye sıkıntıyı bildirmek, namazı bozar.
***
Sual: Bir kimse, akşam yatağa girdiği zaman, yattığı yerde Kur'ân-ı kerimdeki sûre ve âyetleri okuyabilir mi?
Cevap: Bu konuda Halebî-yi kebîrde deniyor ki:
"Yan yatarak ayakları birbirine bitiştirip, Kur'ân-ı kerimi, içinden ezbere okumak veya yürüyerek, iş görerek, kabir başında oturup okumak caizdir. Kitap okuyan, yazan, iş yapan yanında Kur'ân-ı kerim okumaya başlamak, onlar dinlemedikleri zaman günah olur. Camide veya başka yerde, birkaç kişinin, bir zamanda, yüksek sesle Kur'ân-ı kerim okumaları tahrimen mekruhtur. Birinin okuyup, başkalarının sessizce dinlemeleri lazımdır. İşi olanların dinlemesi farz olmaz. Kur'ân-ı kerimi dinlemek, farz-ı kifayedir ve okunmasından ve nafile ibadetlerden daha sevaptır."
***
Sual: Bir kadın, Kur'ân-ı kerimi ve namaz sûrelerini, erkek hocadan da öğrenebilir mi?
Cevap: Halebî-yi kebirde; "Kadın, Kur'ân-ı kerimi kadından öğrenmelidir. Yabancı erkeklerden, âmâdan bile öğrenmemelidir" buyuruluyor.
***
Sual: Kur'ân-ı kerimi öğrendikten sonra unutmak günah mıdır?
Cevap: Kur'ân-ı kerimi öğrendikten sonra, unutmanın günah olduğu, Berîkada ve Hadîkada yazılıdır.
***
Sual: Bir kimse, iş yaparken, kendi işiteceği bir sesle Kur'ân-ı kerim okuyabilir mi?
Cevap: Hulâsa-tül-fetâvâda deniyor ki:
"İş görürken ve yürürken, kalbi ile düşünerek, Kur'ân-ı kerim okumak câizdir."
***
Sual: İş yapanlar ve uyuyanların yanında yüksek sesle Kur'ân-ı kerim okumanın mahzuru olur mu?
Cevap: Halebîde; "İş görenler ve yatanlar arasında, yüksek sesle Kur'ân-ı kerim okunursa, okuyan günaha girer" denmektedir.
***
Sual: Kur'ân-ı kerimi güzel okuyabilmek için müzik bilmeye, makam öğrenmeye gerek var mıdır?
Cevap: Kur'ân-ı kerimi doğru, güzel okumak için, müzik öğrenmeye lüzum yoktur. Tecvid ilmini öğrenmeye lüzum vardır. Âlimlerin çoğuna göre, Tecvid ilminde, harflerin ağızdaki yerleri, medler, harflerin uzatma miktarları ve daha birçok şeyler öğrenmeden okunan Kur'ân-ı kerim, doğru olmaz, ezan ve namaz sahih olmaz.
***
Sual: Namaz kılan bir kimse, dışarıdan birinin biraz sağa veya sola git sözü ile hareket etse, namazı bozulur mu?
Cevap: Namazda başkasının sözü ile yerini değiştirmek veya yanına gelene, onun sözü ile yer açmak bozar. Fakat, biraz sonra, kendiliğinden hareket ederse bozmaz.
Hiç yorum yok
Sorularınız Dinimiz İslam hocaları tarafından cevaplandırılacaktır. Lütfen suallerinizi: dinimizislam2@gmail.com mail adresine gönderiniz. Teşekkürler.