Sual: Doğudan batıya uçakla giden oruçlu kimse, orucunu çıktığı şehre göre mi, yoksa güneşin battığı yere göre mi açacaktır? Abduhcu bir...
Sual: Doğudan batıya uçakla giden oruçlu kimse, orucunu çıktığı şehre göre mi, yoksa güneşin battığı yere göre mi açacaktır? Abduhcu biri; Kardavî, Hamidullah gibi günümüzde ne kadar mezhepsiz varsa, onların görüşlerini toplamış. Sonra da, (Benim görüşüm de budur) diyerek Hamidullah’ın görüşünü tercih etmiştir. İslam âlimlerinin bu konuda bildirdikleri hükümler yok mu? Niye mezhepsizlerden nakil yapılıyor?
CEVAP
Mezhepsiz olmanın şartı, mezhepsizlerden nakildir. Ehl-i sünnet olmanın şartı da İslâm âlimlerinden nakildir.
İslam âlimlerinin bildirmediği hiçbir husus yoktur. Din eksik değildir. Bu konu bütün fıkıh kitaplarında açıklanmıştır. Önce mezhepsizlere bir cevap verelim. Sonra bu sorunun cevabını kitaplardan naklen bildirelim.
Günümüzdeki mezhepsizler, genelde, Şevkanî, Mevdudi, Kardavî, Elbani gibi mezhepsizlerin yazılarını yazıp, (Biz şu görüşü tercih ediyoruz) derler. Onlara uymadıklarını, kendilerinin de görüş sahibi olduklarını bildirmeye çalışıyorlar. Halkımız bunlara müctehid taslakları diyor.
Necip Fazıl’ın Baidullah dediği, Mösyö Hamidullah, İslam’a Giriş isimli bozuk kitabında, fıkıh ilmine aykırı olarak, (Selim akıl sahipleri, bu durumda güneşin batmasını esas almaz, çıktığı şehrin saatini esas alır) diyor. Bunun yanlış olduğu, bütün fıkıh kitaplarında açıklanıyor.
Mısırlı Desuki isimli bir mezhepsiz ise, (Güneşin batması esas alınır) diyor. Bunu muteber bir eserden naklen söylemiyor, kendi görüşü olarak söylüyor. Hüküm doğru, yani fıkıh kitaplarına uygunsa da, naklen söylemediği için dinde muteber olmaz.
Mezhepsiz Kardavi de, (Nasslara göre, güneşin batması esas alınır) diyor. Bu da Desuki gibi Nasslardan kendi anladığını ölçü alıyor. Bir fıkıh kitabından nakletmiyor. Hüküm doğruysa da, naklen bildirmediği için bununki de dinde senet olmaz.
Ezherli başka bir mezhepsiz ise, (Oruca başladığı saatten itibaren 12 saat sonra, güneş batmasa da, orucunu açar) diyor. Bunun sallaması da, Mösyö’nünki gibi isabetsizdir.
Dikkat edilmişse, hiçbiri (Şu mezhepte şöyledir) demiyor. Hepsi kendisini bir İmam-ı a'zam zannediyor. Birçok hüküm, dört hak mezhepte farklıdır. Hangi mezhebe göre bildirildiği açıklanmıyor. İslam âlimleri, bir hak mezhebe göre cevap verirken, bu mezhepsizler, (Biz İslam’a göre cevap veriyoruz) diyerek, dört mezhebin hak olduğunu inkâr edip, dört imamın da İslam’a göre cevap vermediğini vurgulamaya çalışıyorlar.
Hanefî mezhebindeki fıkıh kitaplarının en kıymetlilerinden olan Dürer ve Gurer kitabında Molla Husrev hazretleri buyuruyor ki:
Ramazan ayı gelince, oruç tutmak farz olur. Ancak seferi olanın oruç tutması farz değildir. Kutuplara giden Müslüman, seferi ise oruç tutmaz. Geriye dönünce kaza eder. Gündüzleri 24 saatten daha uzun yerlerde, mesela altı ay gündüz olan yerlerde, oruca saatle başlanır ve saatle bozulur. Gündüzü böyle uzun olmayan, vakitleri normal teşekkül eden, yani gündüzleri 24 saatten az olan bir şehirdeki Müslümanların zamanına uyularak oruç tutulur. (Dürer ve Gurer)
Hanefî mezhebinin fıkıh kitaplarına uygun olarak, daha önce aşağıdaki suallere verilen cevaplar şöyledir:
Uçakta oruç tutmak
Sual: Seferde oruç tutmak gerekmediği hâlde, fazla bir sıkıntı olmadığı için oruca niyet eden kimse, çok hızlı giden bir uçakla doğudan batıya gitse yahut batıdan doğuya gitse, orucunu çıktığı şehrin saatine göre mi, yoksa üzerinde olduğu şehre göre mi açar?
CEVAP:
Ne zaman güneş batarsa, o zaman orucunu açar. Doğuya giderken, daha kısa zamanda orucunu açmış olur. Batıya giderken ise, oruç süresi uzamış olur. Eğer 24 saatten fazla değilse, güneşin batması beklenir.
(23 saat aç durulmaz) demek yanlış olur. Çünkü seferde oruç tutmak emredilmemiştir. Bu emre rağmen, oruç tutanın da, güneşin batmasını beklemesi lazımdır.
Eğer çok hızlı giden bir uçak, hiç yere inmeden doğudan batıya gidiyorsa ve bu zaman 24 saatten fazla sürmüşse, mesela 33 saat sürse, o zaman gündüzü 24 saatten az olan bir şehrin saatine uyulur. Oruç tutulan gün, 24 saatten azsa, güneş batana kadar beklemek gerektiği bütün fıkıh kitaplarında yazılıdır. (Nimet-i İslam, Dürer)
Seferde oruç tutarken
Sual: Oruçluyken seyahat ediyoruz. Doğudan batıya gidince, mesela Erzurum’dan İstanbul’a gelince, akşam bir saatten fazla geç oluyor. Tersine İstanbul’dan Erzurum’a gidince, bir saatten fazla erken oluyor. Orucu niyetlendiğimiz şehre göre mi, yoksa bulunduğumuz şehre göre mi açacağız? Namazı da güneş batmadan mı kılacağız?
CEVAP:
Oruç açılan yerin zamanı, yani güneşin batması esas alınır. Saate göre hareket edilmez. Dünyanın hangi şehri olursa olsun, oruçta ve namazda, herkes vardığı şehrin vaktine göre hareket eder. Güneş batmadan oruç açılmaz ve akşam namazı kılınmaz. (Nimet-i İslam, Dürer)
CEVAP
Mezhepsiz olmanın şartı, mezhepsizlerden nakildir. Ehl-i sünnet olmanın şartı da İslâm âlimlerinden nakildir.
İslam âlimlerinin bildirmediği hiçbir husus yoktur. Din eksik değildir. Bu konu bütün fıkıh kitaplarında açıklanmıştır. Önce mezhepsizlere bir cevap verelim. Sonra bu sorunun cevabını kitaplardan naklen bildirelim.
Günümüzdeki mezhepsizler, genelde, Şevkanî, Mevdudi, Kardavî, Elbani gibi mezhepsizlerin yazılarını yazıp, (Biz şu görüşü tercih ediyoruz) derler. Onlara uymadıklarını, kendilerinin de görüş sahibi olduklarını bildirmeye çalışıyorlar. Halkımız bunlara müctehid taslakları diyor.
Necip Fazıl’ın Baidullah dediği, Mösyö Hamidullah, İslam’a Giriş isimli bozuk kitabında, fıkıh ilmine aykırı olarak, (Selim akıl sahipleri, bu durumda güneşin batmasını esas almaz, çıktığı şehrin saatini esas alır) diyor. Bunun yanlış olduğu, bütün fıkıh kitaplarında açıklanıyor.
Mısırlı Desuki isimli bir mezhepsiz ise, (Güneşin batması esas alınır) diyor. Bunu muteber bir eserden naklen söylemiyor, kendi görüşü olarak söylüyor. Hüküm doğru, yani fıkıh kitaplarına uygunsa da, naklen söylemediği için dinde muteber olmaz.
Mezhepsiz Kardavi de, (Nasslara göre, güneşin batması esas alınır) diyor. Bu da Desuki gibi Nasslardan kendi anladığını ölçü alıyor. Bir fıkıh kitabından nakletmiyor. Hüküm doğruysa da, naklen bildirmediği için bununki de dinde senet olmaz.
Ezherli başka bir mezhepsiz ise, (Oruca başladığı saatten itibaren 12 saat sonra, güneş batmasa da, orucunu açar) diyor. Bunun sallaması da, Mösyö’nünki gibi isabetsizdir.
Dikkat edilmişse, hiçbiri (Şu mezhepte şöyledir) demiyor. Hepsi kendisini bir İmam-ı a'zam zannediyor. Birçok hüküm, dört hak mezhepte farklıdır. Hangi mezhebe göre bildirildiği açıklanmıyor. İslam âlimleri, bir hak mezhebe göre cevap verirken, bu mezhepsizler, (Biz İslam’a göre cevap veriyoruz) diyerek, dört mezhebin hak olduğunu inkâr edip, dört imamın da İslam’a göre cevap vermediğini vurgulamaya çalışıyorlar.
Hanefî mezhebindeki fıkıh kitaplarının en kıymetlilerinden olan Dürer ve Gurer kitabında Molla Husrev hazretleri buyuruyor ki:
Ramazan ayı gelince, oruç tutmak farz olur. Ancak seferi olanın oruç tutması farz değildir. Kutuplara giden Müslüman, seferi ise oruç tutmaz. Geriye dönünce kaza eder. Gündüzleri 24 saatten daha uzun yerlerde, mesela altı ay gündüz olan yerlerde, oruca saatle başlanır ve saatle bozulur. Gündüzü böyle uzun olmayan, vakitleri normal teşekkül eden, yani gündüzleri 24 saatten az olan bir şehirdeki Müslümanların zamanına uyularak oruç tutulur. (Dürer ve Gurer)
Hanefî mezhebinin fıkıh kitaplarına uygun olarak, daha önce aşağıdaki suallere verilen cevaplar şöyledir:
Uçakta oruç tutmak
Sual: Seferde oruç tutmak gerekmediği hâlde, fazla bir sıkıntı olmadığı için oruca niyet eden kimse, çok hızlı giden bir uçakla doğudan batıya gitse yahut batıdan doğuya gitse, orucunu çıktığı şehrin saatine göre mi, yoksa üzerinde olduğu şehre göre mi açar?
CEVAP:
Ne zaman güneş batarsa, o zaman orucunu açar. Doğuya giderken, daha kısa zamanda orucunu açmış olur. Batıya giderken ise, oruç süresi uzamış olur. Eğer 24 saatten fazla değilse, güneşin batması beklenir.
(23 saat aç durulmaz) demek yanlış olur. Çünkü seferde oruç tutmak emredilmemiştir. Bu emre rağmen, oruç tutanın da, güneşin batmasını beklemesi lazımdır.
Eğer çok hızlı giden bir uçak, hiç yere inmeden doğudan batıya gidiyorsa ve bu zaman 24 saatten fazla sürmüşse, mesela 33 saat sürse, o zaman gündüzü 24 saatten az olan bir şehrin saatine uyulur. Oruç tutulan gün, 24 saatten azsa, güneş batana kadar beklemek gerektiği bütün fıkıh kitaplarında yazılıdır. (Nimet-i İslam, Dürer)
Seferde oruç tutarken
Sual: Oruçluyken seyahat ediyoruz. Doğudan batıya gidince, mesela Erzurum’dan İstanbul’a gelince, akşam bir saatten fazla geç oluyor. Tersine İstanbul’dan Erzurum’a gidince, bir saatten fazla erken oluyor. Orucu niyetlendiğimiz şehre göre mi, yoksa bulunduğumuz şehre göre mi açacağız? Namazı da güneş batmadan mı kılacağız?
CEVAP:
Oruç açılan yerin zamanı, yani güneşin batması esas alınır. Saate göre hareket edilmez. Dünyanın hangi şehri olursa olsun, oruçta ve namazda, herkes vardığı şehrin vaktine göre hareket eder. Güneş batmadan oruç açılmaz ve akşam namazı kılınmaz. (Nimet-i İslam, Dürer)
Hiç yorum yok
Sorularınız Dinimiz İslam hocaları tarafından cevaplandırılacaktır. Lütfen suallerinizi: dinimizislam2@gmail.com mail adresine gönderiniz. Teşekkürler.