Sual: Bir hadiste, (Güzel sual, ilmin yarısıdır) deniyor. Güzel sual nasıl oluyor? CEVAP Güzel sualden kasıt, (İlmi olan kimse, mantıklı s...
Sual: Bir hadiste, (Güzel sual, ilmin yarısıdır) deniyor. Güzel sual nasıl oluyor?
CEVAP
Güzel sualden kasıt, (İlmi olan kimse, mantıklı sual sorar) demektir. (Kabak ağaçları hangi mevsimde budanır?) diye soran kimsenin, bu konuda ilmi olmadığı anlaşılır. Çünkü kabak ağaçta yetişmez. Bunun gibi, din ilminden haberi olmayan kimse, böyle tuhaf sorular sorar.
(Tırnakların nasıl kesileceği hangi âyette bildirilmiştir?) diye bir soru sormak, din ilminden habersiz olmayı gösterir. Âyetlerde teferruat olmaz. Sûrelere, âyetlere dua dememeli. Mesela (Fil duası hangi kitapta yazılıdır?) diye sormak da dua ile âyeti ayıramamak olur.
Fıkıh kitaplarından alarak yazılan yazılar için, bazı okuyucular, (Bu fetva Kur’anın neresinde yazıyor?) diye soruyor. Dinimizde dört delilin olduğu bilinmiyor. İkincisi ve en önemlisi, müctehid olmayanlar için delilin ne olduğu da bilinmiyor. Bilinmediği için de, (Hangi âyette veya hangi hadiste yazıyor?) diye soruyorlar. Müctehid olmayan, dindeki hükümlerin delillerini sormaz. Din kitaplarımızda deniyor ki:
Müctehid olmayan her Müslüman, kendi mezhebine uyar ve mezhep imamının delilini aramaz. Çünkü Tabiîn’den yeni imana gelenler, Eshab-ı kiramı taklit ederler, delillerini hiç sormazlardı. (F. Bilgiler)
Muhammed Hadimi hazretleri de buyuruyor ki: Dindeki dört delil, müctehidler içindir. Bizim için delil, mezhebimizin bildirdiği hükümdür. Çünkü bizler, âyet ve hadisten hüküm çıkaramayız. Mezhebin bir hükmü, âyete, hadise uymuyor görünse de yanlış değildir. Çünkü âyet ve hadis ictihad isteyebilir, başka bir âyet veya hadisle değişmiş, neshedilmiş olabilir veya bilmediğimiz bir tevili vardır. (Berika)
Demek ki, (Midyenin yenilip yenilmeyeceği, hangi âyet veya hangi hadisle bildiriliyor?) diye sormak bilgisizlik alametidir. Doğru olanı, (Mezhebimize göre, midye yenir mi?) diye sormaktır. Böyle sorulan suale güzel sual denir.
CEVAP
Güzel sualden kasıt, (İlmi olan kimse, mantıklı sual sorar) demektir. (Kabak ağaçları hangi mevsimde budanır?) diye soran kimsenin, bu konuda ilmi olmadığı anlaşılır. Çünkü kabak ağaçta yetişmez. Bunun gibi, din ilminden haberi olmayan kimse, böyle tuhaf sorular sorar.
(Tırnakların nasıl kesileceği hangi âyette bildirilmiştir?) diye bir soru sormak, din ilminden habersiz olmayı gösterir. Âyetlerde teferruat olmaz. Sûrelere, âyetlere dua dememeli. Mesela (Fil duası hangi kitapta yazılıdır?) diye sormak da dua ile âyeti ayıramamak olur.
Fıkıh kitaplarından alarak yazılan yazılar için, bazı okuyucular, (Bu fetva Kur’anın neresinde yazıyor?) diye soruyor. Dinimizde dört delilin olduğu bilinmiyor. İkincisi ve en önemlisi, müctehid olmayanlar için delilin ne olduğu da bilinmiyor. Bilinmediği için de, (Hangi âyette veya hangi hadiste yazıyor?) diye soruyorlar. Müctehid olmayan, dindeki hükümlerin delillerini sormaz. Din kitaplarımızda deniyor ki:
Müctehid olmayan her Müslüman, kendi mezhebine uyar ve mezhep imamının delilini aramaz. Çünkü Tabiîn’den yeni imana gelenler, Eshab-ı kiramı taklit ederler, delillerini hiç sormazlardı. (F. Bilgiler)
Muhammed Hadimi hazretleri de buyuruyor ki: Dindeki dört delil, müctehidler içindir. Bizim için delil, mezhebimizin bildirdiği hükümdür. Çünkü bizler, âyet ve hadisten hüküm çıkaramayız. Mezhebin bir hükmü, âyete, hadise uymuyor görünse de yanlış değildir. Çünkü âyet ve hadis ictihad isteyebilir, başka bir âyet veya hadisle değişmiş, neshedilmiş olabilir veya bilmediğimiz bir tevili vardır. (Berika)
Demek ki, (Midyenin yenilip yenilmeyeceği, hangi âyet veya hangi hadisle bildiriliyor?) diye sormak bilgisizlik alametidir. Doğru olanı, (Mezhebimize göre, midye yenir mi?) diye sormaktır. Böyle sorulan suale güzel sual denir.
Hiç yorum yok
Sorularınız Dinimiz İslam hocaları tarafından cevaplandırılacaktır. Lütfen suallerinizi: dinimizislam2@gmail.com mail adresine gönderiniz. Teşekkürler.