Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: * Tevekkül etmek, Allahü teâlâya güvenmek, istişare edip, doğru sebeplere yapıştıktan sonra, boş durmak, ...
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
* Tevekkül etmek, Allahü teâlâya güvenmek, istişare edip, doğru sebeplere yapıştıktan sonra, boş durmak, yan gelip yatmak değildir. Allahü teâlâya yalvarmak demektir. Hatamız kusurumuz olabilir, eksiğimiz olabilir, niyetimiz halis olmayabilir. Bizi affetmesi için, hayırlısını ihsan etmesi için, muvaffak etmesi için yalvarmak demektir.
* Ehl-i sünnet âlimlerini, kötü kimseler sevmez. Yani büyükleri molozlar sevemez; çünkü mıknatıs tahta parçalarını çekmez, cevheri çeker. Büyükleri seven bir kimsede cevher vardır, onun kalbi temiz demektir.
* Müslüman olarak, ne büyük nimet içinde olduğumuzu anlatırken, (Gerçi biz on para etmeyiz) demek yerine, bol nimetler içindeyiz demeli.
* Fıkıh ilmiyle meşgul olanın ömrü uzun olur.
* Önümüze engel çıkarsa, bunu aşmak için hep uğraşıp ömrümüzü heba etmek yerine, yanından dolaşmak daha uygun olur.
* İmanı olmayana iyi insan dememeli, mesela doktorluğu iyidir, avukatlığı iyidir, mesleğinin erbabıdır demelidir. Allah’ı tanımayana iyi denmez. Ne keşfederse keşfetsin, imanı yoksa kıymeti yoktur.
* Bir gün, bir büyük zatın talebesi, başka bir talebe arkadaşı için hocasından dua ister. Hocası buyurur ki: Ben ona dua etmem, etsem de kabul olmaz; çünkü annesi ondan razı değil. Demek ki, bize edilen duaların kabul olması için, ana babamızı razı etmeliyiz; çünkü Allahü teâlânın rızası, salih ana babanın rızasına bağlıdır.
* Kim kendini severse, başkaları onu sevemez.
* Sadaka, belayı önler, ömrü uzatır.
* Dünyada herkes misafirdir. Yanındaki şeyler emanettir. Misafirin gitmekten, emanetin de geri alınmaktan başka çaresi yoktur.
* Bu dünya, haramları terk eden için nimet, ibadet eden için ganimet, ibretle bakan için hikmet, manasını anlayan için selamet yeridir.
* İçimizden hiçbir kimse, kendisini uzun emelden uzak tutmaz; fakat herkesin emeli, kendi makamına göredir. Makamı en yüksek olanın emeli, bir tek nefesten ibarettir. Tûl-i emel aslında her kul için, rahmet-i ilâhiyedendir. Eğer o olmasaydı, hiçbir kul yaşayamazdı!
* Allah’ın dininden bir mesele öğretene, Allahü teâlâ, nafile hac sevabı verir. Allah’ın dininden bir mesele öğretene, Allahü teâlâ 100 umre sevabı verir.
* Zamanımızın en büyük silahı, güler yüz, tatlı dildir.
* Para pul üzerine yapılan konuşmalar, her ne kadar dünyalık gibi görünse de, Allahü teâlânın dinini yaymak içinse, hepsi zikr-i ilahi olur.
* Dinimize ait bir kitabı yazan, Allah için yazmamışsa, içindekiler doğru olsa dahi, okuyan faydalanamaz. Allah için olmayan habistir, satırlar arasından habaset [pislik] kokusu gelir, okuyan zarar görür.
* Tevekkül etmek, Allahü teâlâya güvenmek, istişare edip, doğru sebeplere yapıştıktan sonra, boş durmak, yan gelip yatmak değildir. Allahü teâlâya yalvarmak demektir. Hatamız kusurumuz olabilir, eksiğimiz olabilir, niyetimiz halis olmayabilir. Bizi affetmesi için, hayırlısını ihsan etmesi için, muvaffak etmesi için yalvarmak demektir.
* Ehl-i sünnet âlimlerini, kötü kimseler sevmez. Yani büyükleri molozlar sevemez; çünkü mıknatıs tahta parçalarını çekmez, cevheri çeker. Büyükleri seven bir kimsede cevher vardır, onun kalbi temiz demektir.
* Müslüman olarak, ne büyük nimet içinde olduğumuzu anlatırken, (Gerçi biz on para etmeyiz) demek yerine, bol nimetler içindeyiz demeli.
* Fıkıh ilmiyle meşgul olanın ömrü uzun olur.
* Önümüze engel çıkarsa, bunu aşmak için hep uğraşıp ömrümüzü heba etmek yerine, yanından dolaşmak daha uygun olur.
* İmanı olmayana iyi insan dememeli, mesela doktorluğu iyidir, avukatlığı iyidir, mesleğinin erbabıdır demelidir. Allah’ı tanımayana iyi denmez. Ne keşfederse keşfetsin, imanı yoksa kıymeti yoktur.
* Bir gün, bir büyük zatın talebesi, başka bir talebe arkadaşı için hocasından dua ister. Hocası buyurur ki: Ben ona dua etmem, etsem de kabul olmaz; çünkü annesi ondan razı değil. Demek ki, bize edilen duaların kabul olması için, ana babamızı razı etmeliyiz; çünkü Allahü teâlânın rızası, salih ana babanın rızasına bağlıdır.
* Kim kendini severse, başkaları onu sevemez.
* Sadaka, belayı önler, ömrü uzatır.
* Dünyada herkes misafirdir. Yanındaki şeyler emanettir. Misafirin gitmekten, emanetin de geri alınmaktan başka çaresi yoktur.
* Bu dünya, haramları terk eden için nimet, ibadet eden için ganimet, ibretle bakan için hikmet, manasını anlayan için selamet yeridir.
* İçimizden hiçbir kimse, kendisini uzun emelden uzak tutmaz; fakat herkesin emeli, kendi makamına göredir. Makamı en yüksek olanın emeli, bir tek nefesten ibarettir. Tûl-i emel aslında her kul için, rahmet-i ilâhiyedendir. Eğer o olmasaydı, hiçbir kul yaşayamazdı!
* Allah’ın dininden bir mesele öğretene, Allahü teâlâ, nafile hac sevabı verir. Allah’ın dininden bir mesele öğretene, Allahü teâlâ 100 umre sevabı verir.
* Zamanımızın en büyük silahı, güler yüz, tatlı dildir.
* Para pul üzerine yapılan konuşmalar, her ne kadar dünyalık gibi görünse de, Allahü teâlânın dinini yaymak içinse, hepsi zikr-i ilahi olur.
* Dinimize ait bir kitabı yazan, Allah için yazmamışsa, içindekiler doğru olsa dahi, okuyan faydalanamaz. Allah için olmayan habistir, satırlar arasından habaset [pislik] kokusu gelir, okuyan zarar görür.
Hiç yorum yok
Sorularınız Dinimiz İslam hocaları tarafından cevaplandırılacaktır. Lütfen suallerinizi: dinimizislam2@gmail.com mail adresine gönderiniz. Teşekkürler.