Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Zenginler aslında fakirdir ve sıkıntı içerisindedir. Çoğu uykusunu, bazısı da aklını kaybeder. Çok zengin...
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Zenginler aslında fakirdir ve sıkıntı içerisindedir. Çoğu uykusunu, bazısı da aklını kaybeder. Çok zengin bir tüccarın, (Senelerdir bir damla rahat uyku uyuyamıyorum. O paralar gözümün önüne geldiği zaman onları düşünmekten, hesaplamaktan uykum kaçıyor, ilaç da içsem bir türlü uyuyamıyorum) dediği rivayet edilir.
Yine bir başka zengin tüccar, okunmuş eski gazeteleri toplamış, yüz lira büyüklüğünde kesmiş ve deste deste raflara doldurmuş. Hayatta imkânlarını kaybettiği için aklı da başından gidince kendisini bunlarla tatmin etmeye çalışmış. Hâlbuki Allah dese iş hallolacak. Allahü teâlâ, (Kalbler ancak Allah'ı zikretmekle rahata kavuşur, ferahlar) buyuruyor. Yani, siz rahat uyumak, rahat çalışmak, huzur bulmak, dünya ve ahirette rahat etmek istiyorsanız ancak bu sizin Allah demenize bağlıdır. Allah yolunda dünya ile uğraşmak, ilmihal okumak, namaz kılmak, Kur'an-ı kerim okumak, birer zikirdir, kalbin şifalı ilacıdır. Salih Müslümanlarla beraber olmak da şifadır.
Eskiden Cenab-ı Hak'tan gadab-ı ilahi hemen gelirdi. Peygamber efendimiz âlemlere rahmet olduğu için, onun ümmetine Cenab-ı Hak bu genel belayı vermiyor. Müddet veriyor, tevbe ederse de affediyor. Bu şefkat ve merhamet, Peygamber efendimiz hürmetinedir.
İsa aleyhisselam havarileriyle bir köye gitmiş. Bakmışlar her taraf ölü dolu. Kimi pencereden sarkarken, kimi kapının önünde, kimi yolda... Havarilerden biri, (Bu ne hâldir ya Nebiyallah?) diye sorunca, Hazret-i İsa, (Bu gadab-ı ilahidir) buyurur. Havariler, (Ya Nebiyallah, acaba bunlar ne suç işlemişler) deyince, İsa aleyhisselam Allahü teâlâya arz ediyor. Cenab-ı Hak da, (Birisine sor, söylesin) buyurur. Sorunca, adam kalkıp, (Ya Nebiyallah, biz, bu köylüler, evladını kaybeden bir annenin ızdırabı gibi, kaybettiğimiz beş on lira için ağlardık, o kadar dünyaya bağlanmıştık. Bir annenin kaybolmuş evladına kavuştuğu zamanki sevinci gibi üç beş kuruş kazandığımız zaman sevinirdik, hiç Allah hatırımıza gelmezdi. İşte dünyaya olan bu sevgimiz ve düşkünlüğümüz yüzünden Allahü teâlâ hepimizi helak etti) der. (Peki, senden başka niye burada kimse konuşmuyor?) diye sorunca, (Onlar konuşamaz. Cenab-ı Hak hepsini Cehenneme attı. Ben buralı değilim, başka köyden geldim, ama bunlarla beraber olduğum için ben de bu belaya uğradım. Daha ne ceza gelecek diye bekliyorum) der.
Zenginler aslında fakirdir ve sıkıntı içerisindedir. Çoğu uykusunu, bazısı da aklını kaybeder. Çok zengin bir tüccarın, (Senelerdir bir damla rahat uyku uyuyamıyorum. O paralar gözümün önüne geldiği zaman onları düşünmekten, hesaplamaktan uykum kaçıyor, ilaç da içsem bir türlü uyuyamıyorum) dediği rivayet edilir.
Yine bir başka zengin tüccar, okunmuş eski gazeteleri toplamış, yüz lira büyüklüğünde kesmiş ve deste deste raflara doldurmuş. Hayatta imkânlarını kaybettiği için aklı da başından gidince kendisini bunlarla tatmin etmeye çalışmış. Hâlbuki Allah dese iş hallolacak. Allahü teâlâ, (Kalbler ancak Allah'ı zikretmekle rahata kavuşur, ferahlar) buyuruyor. Yani, siz rahat uyumak, rahat çalışmak, huzur bulmak, dünya ve ahirette rahat etmek istiyorsanız ancak bu sizin Allah demenize bağlıdır. Allah yolunda dünya ile uğraşmak, ilmihal okumak, namaz kılmak, Kur'an-ı kerim okumak, birer zikirdir, kalbin şifalı ilacıdır. Salih Müslümanlarla beraber olmak da şifadır.
Eskiden Cenab-ı Hak'tan gadab-ı ilahi hemen gelirdi. Peygamber efendimiz âlemlere rahmet olduğu için, onun ümmetine Cenab-ı Hak bu genel belayı vermiyor. Müddet veriyor, tevbe ederse de affediyor. Bu şefkat ve merhamet, Peygamber efendimiz hürmetinedir.
İsa aleyhisselam havarileriyle bir köye gitmiş. Bakmışlar her taraf ölü dolu. Kimi pencereden sarkarken, kimi kapının önünde, kimi yolda... Havarilerden biri, (Bu ne hâldir ya Nebiyallah?) diye sorunca, Hazret-i İsa, (Bu gadab-ı ilahidir) buyurur. Havariler, (Ya Nebiyallah, acaba bunlar ne suç işlemişler) deyince, İsa aleyhisselam Allahü teâlâya arz ediyor. Cenab-ı Hak da, (Birisine sor, söylesin) buyurur. Sorunca, adam kalkıp, (Ya Nebiyallah, biz, bu köylüler, evladını kaybeden bir annenin ızdırabı gibi, kaybettiğimiz beş on lira için ağlardık, o kadar dünyaya bağlanmıştık. Bir annenin kaybolmuş evladına kavuştuğu zamanki sevinci gibi üç beş kuruş kazandığımız zaman sevinirdik, hiç Allah hatırımıza gelmezdi. İşte dünyaya olan bu sevgimiz ve düşkünlüğümüz yüzünden Allahü teâlâ hepimizi helak etti) der. (Peki, senden başka niye burada kimse konuşmuyor?) diye sorunca, (Onlar konuşamaz. Cenab-ı Hak hepsini Cehenneme attı. Ben buralı değilim, başka köyden geldim, ama bunlarla beraber olduğum için ben de bu belaya uğradım. Daha ne ceza gelecek diye bekliyorum) der.
Hiç yorum yok
Sorularınız Dinimiz İslam hocaları tarafından cevaplandırılacaktır. Lütfen suallerinizi: dinimizislam2@gmail.com mail adresine gönderiniz. Teşekkürler.