Sual: Falanca zatın hürmetine diyerek, Allah'tan bir şey istenmez mi? CEVAP Elbette istenir. Vasıtaya, sebebe yapışmak dinin emridir. ...
Sual: Falanca zatın hürmetine diyerek, Allah'tan bir şey istenmez mi?
CEVAP
Elbette istenir. Vasıtaya, sebebe yapışmak dinin emridir. Cennetin eşiğini öpmeye yemin eden kişiye, Peygamber efendimiz, (Ana babanın kabirlerini öp, yeminin yerine gelir) buyurdu. (Kifaye)
Allahü teâlâdan başkasını tazim etmenin caiz olduğu, âyet-i kerime ve hadis-i şerifle, Selef-i salihin'in sözleri ve işleriyle sabittir. Hac suresinin 32. âyetinde mealen, (Kim Allahü teâlânın şeairini tazim ederse, bu, kalblerin takvasındandır) buyuruldu. Bunun için, Allahü teâlânın şeairini tazim etmek vacib oldu. Şeair, nişanlar, alametler demektir. Bekara suresinin, (Safa ve Merve, Allahü teâlânın şeairindendir) mealindeki 158. âyeti gösteriyor ki, Safa ve Merve'den başka da şeair vardır. Şah Veliyullah-ı Dehlevi hazretleri buyuruyor ki: Allah'ın şeairinin en büyükleri, Kur'an-ı kerim, Kâbe-i muazzama, Peygamber ve namazdır. (Huccetullah-il-baliğa)
Şah Veliyullah-ı Dehlevi hazretleri buyuruyor ki: Allahü teâlânın şeairini sevmek demek, Kur'an-ı kerimi, Peygamberi, Kâbe'yi ve Allahü teâlâyı hatırlatan her şeyi, evliyayı sevmektir. (Eltaf-ül-kuds)
Bekara suresinin, (Meleklere, "Âdem'e karşı secde edin" dediğimiz zaman, secde ettiler. Yalnız İblis secde etmedi) mealindeki 34. âyet-i kerimesi, Hazret-i Âdem'e tazim olunmasını emrediyor. Şeytan, (Allah'tan başkasına tazim edilmez) diyerek, bu emri dinlemedi. Hazret-i Yusuf'un ana babası ve kardeşleri de kendisine secde ederek saygı gösterdiler. Allah'tan başkasına saygı, tazim putçuluk olsaydı, Allahü teâlâ, sevdiği kullarını anlatırken bununla övmezdi. Eshab-ı kiramdan hicri bin yılına kadar, evliya çoktu. Herkes bunları ziyaret ederek bereketlenir, dualarını alırdı. Cansız eşya ile bereketlenmeye lüzum kalmazdı. Hiçbir âlim buna mani olmadı. (Ed-dürer-üs-seniyye)
Hazret-i Ebu Bekir'in kızı Hazret-i Esma, Peygamber efendimizin hayattayken giydiği bir cübbe çıkarıp, (Şifa bulmaları için, bunu hastalara giydiriyoruz) dedi. (Müslim)
Peygamber efendimiz abdest aldığı zaman, Eshab-ı kiram, onun abdest suyuna dokunmak ve düşen bir kılını almak için yarışırlar ve bununla bereketlenirlerdi. O da bu hareketlerini kabul buyururdu. Hatta mübarek başını tıraş ettiği zaman, bereketlenmek için, mübarek saçını, Eshabı arasında paylaştırmasını Ebu Talha hazretlerine emrederdi. (Buhari)
Yağan yağmur hürmetine diye de dua etmek caizdir. Rahmet-i ilahiyye alametidir. Günahsız bebekler hürmetine diye dua etmek de caizdir. Yenilen yemekler ve nimetler hürmetine demek de caizdir. Bunların hepsinde mazruf önemlidir. Mazruf, zarf içindeki mana demektir. Vasıtalar söylenerek, Allahü teâlâdan istenmektedir.
Dua boşa gitmez
Tâbiinin büyüklerinden Sâbit bin Eslem hazretleri buyurdu ki:
Bir Musluman Allahu teâlânın anıldığı yere dağlar kadar gunahla girse, çıktığı zaman uzerinde zerre kadar gunah kalmaz.
Mümin kıyamet gününde Allahü teâlânın huzurunda durur. Allahu teâlâ ona, (Ey kulum! Sen, dunyada bana ibadet eden kullarımla beraber ibadet ediyor muydun?) diye sorunca o mumin, (Evet, onlarla birlikte ben de ibadet ediyordum ya Rabbi!) der. Yine Allahu teâlâ, (Ey kulum, dunyadayken bana dua edip yalvaran ve beni zikredip ananlarla beraber, sen de yalvarıp beni andın mı?) diye sorar. O mumin yine, (Evet ya Rabbi!) diye cevap verir. Bunun uzerine Allahu teâlâ, (İzzetim hakkı için, beni zikredip, andığın her yerde ben de seni andım. Nerede dua edip yalvardınsa, o duanı kabul ettim) buyurur.
Sâbit bin Eslem hazretleri sonra şu hadis-i şerifi bildirdi:
(Muminin hiçbir duası reddedilmez. Karşılığı ya dünyada verilir veya âhirete tehir edilir yahut günahlarına kefaret olur.)
CEVAP
Elbette istenir. Vasıtaya, sebebe yapışmak dinin emridir. Cennetin eşiğini öpmeye yemin eden kişiye, Peygamber efendimiz, (Ana babanın kabirlerini öp, yeminin yerine gelir) buyurdu. (Kifaye)
Allahü teâlâdan başkasını tazim etmenin caiz olduğu, âyet-i kerime ve hadis-i şerifle, Selef-i salihin'in sözleri ve işleriyle sabittir. Hac suresinin 32. âyetinde mealen, (Kim Allahü teâlânın şeairini tazim ederse, bu, kalblerin takvasındandır) buyuruldu. Bunun için, Allahü teâlânın şeairini tazim etmek vacib oldu. Şeair, nişanlar, alametler demektir. Bekara suresinin, (Safa ve Merve, Allahü teâlânın şeairindendir) mealindeki 158. âyeti gösteriyor ki, Safa ve Merve'den başka da şeair vardır. Şah Veliyullah-ı Dehlevi hazretleri buyuruyor ki: Allah'ın şeairinin en büyükleri, Kur'an-ı kerim, Kâbe-i muazzama, Peygamber ve namazdır. (Huccetullah-il-baliğa)
Şah Veliyullah-ı Dehlevi hazretleri buyuruyor ki: Allahü teâlânın şeairini sevmek demek, Kur'an-ı kerimi, Peygamberi, Kâbe'yi ve Allahü teâlâyı hatırlatan her şeyi, evliyayı sevmektir. (Eltaf-ül-kuds)
Bekara suresinin, (Meleklere, "Âdem'e karşı secde edin" dediğimiz zaman, secde ettiler. Yalnız İblis secde etmedi) mealindeki 34. âyet-i kerimesi, Hazret-i Âdem'e tazim olunmasını emrediyor. Şeytan, (Allah'tan başkasına tazim edilmez) diyerek, bu emri dinlemedi. Hazret-i Yusuf'un ana babası ve kardeşleri de kendisine secde ederek saygı gösterdiler. Allah'tan başkasına saygı, tazim putçuluk olsaydı, Allahü teâlâ, sevdiği kullarını anlatırken bununla övmezdi. Eshab-ı kiramdan hicri bin yılına kadar, evliya çoktu. Herkes bunları ziyaret ederek bereketlenir, dualarını alırdı. Cansız eşya ile bereketlenmeye lüzum kalmazdı. Hiçbir âlim buna mani olmadı. (Ed-dürer-üs-seniyye)
Hazret-i Ebu Bekir'in kızı Hazret-i Esma, Peygamber efendimizin hayattayken giydiği bir cübbe çıkarıp, (Şifa bulmaları için, bunu hastalara giydiriyoruz) dedi. (Müslim)
Peygamber efendimiz abdest aldığı zaman, Eshab-ı kiram, onun abdest suyuna dokunmak ve düşen bir kılını almak için yarışırlar ve bununla bereketlenirlerdi. O da bu hareketlerini kabul buyururdu. Hatta mübarek başını tıraş ettiği zaman, bereketlenmek için, mübarek saçını, Eshabı arasında paylaştırmasını Ebu Talha hazretlerine emrederdi. (Buhari)
Yağan yağmur hürmetine diye de dua etmek caizdir. Rahmet-i ilahiyye alametidir. Günahsız bebekler hürmetine diye dua etmek de caizdir. Yenilen yemekler ve nimetler hürmetine demek de caizdir. Bunların hepsinde mazruf önemlidir. Mazruf, zarf içindeki mana demektir. Vasıtalar söylenerek, Allahü teâlâdan istenmektedir.
Dua boşa gitmez
Tâbiinin büyüklerinden Sâbit bin Eslem hazretleri buyurdu ki:
Bir Musluman Allahu teâlânın anıldığı yere dağlar kadar gunahla girse, çıktığı zaman uzerinde zerre kadar gunah kalmaz.
Mümin kıyamet gününde Allahü teâlânın huzurunda durur. Allahu teâlâ ona, (Ey kulum! Sen, dunyada bana ibadet eden kullarımla beraber ibadet ediyor muydun?) diye sorunca o mumin, (Evet, onlarla birlikte ben de ibadet ediyordum ya Rabbi!) der. Yine Allahu teâlâ, (Ey kulum, dunyadayken bana dua edip yalvaran ve beni zikredip ananlarla beraber, sen de yalvarıp beni andın mı?) diye sorar. O mumin yine, (Evet ya Rabbi!) diye cevap verir. Bunun uzerine Allahu teâlâ, (İzzetim hakkı için, beni zikredip, andığın her yerde ben de seni andım. Nerede dua edip yalvardınsa, o duanı kabul ettim) buyurur.
Sâbit bin Eslem hazretleri sonra şu hadis-i şerifi bildirdi:
(Muminin hiçbir duası reddedilmez. Karşılığı ya dünyada verilir veya âhirete tehir edilir yahut günahlarına kefaret olur.)
Hiç yorum yok
Sorularınız Dinimiz İslam hocaları tarafından cevaplandırılacaktır. Lütfen suallerinizi: dinimizislam2@gmail.com mail adresine gönderiniz. Teşekkürler.