Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Başarılı olmak için, hiç münakaşa etmemeli. Hiç kimse için kötü söz söylememeli. Hiç kimseyle uğraşmamalı...
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Başarılı olmak için, hiç münakaşa etmemeli. Hiç kimse için kötü söz söylememeli. Hiç kimseyle uğraşmamalı. Allah korusun, kalb kırmak tehlikesi var. İmam-ı Nevevi hazretleri, âlim ve evliya bir zattı, hiç evlenmemişti. (Efendim, siz bütün farzları, sünnetleri yerine getiriyorsunuz da, niye evlenmiyorsunuz, bu sünneti niye işlemiyorsunuz?) diye sorduklarında şöyle buyurdu:
(Bir sünneti yerine getireyim derken harama düşmekten korkuyorum. Hanımın kalbini kırarım diye, helal rızık kazanamam diye çok korkuyorum. Evlenmeyişimin sebebi işte bu korkudur. Azab-ı ilahîye uğramaktan nasıl korkmam ki?)
Bu sözle evlenmek yasaklanmıyor. Evlenmek çok büyük nimettir. Evlenen, dininin yarısını kurtarır, ama karşısındakinin de kul hakkını unutmamak gerekir. İslamiyet'i tam öğrenip de, tatbik eden hiç korkmamalı. Ancak dini yanlış öğrenenin veya yanlış tatbik edenin başından, sıkıntı, bela eksik olmaz. Doğru ilmihal kitabı okuyup tatbik edilmedikten sonra, evdeki sıkıntılar da bitmez.
Eve gelen hanım, köle değil, hizmetçi de değildir. Peki nedir? Büyükler buyuruyorlar ki:
(Allahü teâlâ, Cennetten dünyaya, bir nimetin benzerini değil, aslını indirmiştir. O da saliha hanımdır. Dolayısıyla başını örten, namusunu koruyan ve ibadetini yapan saliha bir hanım, Cennet nimetinin kendisidir.)
Böyle bir Cennet nimetine insan ancak, saygı ve sevgi duyar. Evlenmek bir nimettir, ama evlenenler büyük bir mesuliyetin altına girmiş olurlar. Ahirette en zor hesap, kul hakkından olacaktır. Sırat köprüsündeki yedinci sual olan kul hakkından, Peygamberler bile çekinmiştir.
Ölmeden önce ölmek
(Ölmeden önce ölün) hadis-i şerifinde bildirilmek istenen husus şudur:
Ahirette gözümüz açılacak, her türlü hakikati göreceğiz. Bin pişman olacağız, ama o pişmanlığın bize hiçbir faydası olmayacak. O halde, o gün pişman olmadan önce, şimdi pişman olmalıyız! Boş geçen zamanlar, işlediğimiz günahlar, kalbini kırdığımız insanlar için, yani dine uygun olmayan her şey için pişman olmalı, çünkü o pişmanlık zamanı mutlaka gelecek. Öldükten sonra başımıza gelecekleri olmuş bilmeli ve kendimizi buna alıştırmalıyız. Bugün söylenenlerin hepsi orada meydana çıkacak. Orada şaşırmamak için, buradan hazırlıklı gitmek gerekir.
Başarılı olmak için, hiç münakaşa etmemeli. Hiç kimse için kötü söz söylememeli. Hiç kimseyle uğraşmamalı. Allah korusun, kalb kırmak tehlikesi var. İmam-ı Nevevi hazretleri, âlim ve evliya bir zattı, hiç evlenmemişti. (Efendim, siz bütün farzları, sünnetleri yerine getiriyorsunuz da, niye evlenmiyorsunuz, bu sünneti niye işlemiyorsunuz?) diye sorduklarında şöyle buyurdu:
(Bir sünneti yerine getireyim derken harama düşmekten korkuyorum. Hanımın kalbini kırarım diye, helal rızık kazanamam diye çok korkuyorum. Evlenmeyişimin sebebi işte bu korkudur. Azab-ı ilahîye uğramaktan nasıl korkmam ki?)
Bu sözle evlenmek yasaklanmıyor. Evlenmek çok büyük nimettir. Evlenen, dininin yarısını kurtarır, ama karşısındakinin de kul hakkını unutmamak gerekir. İslamiyet'i tam öğrenip de, tatbik eden hiç korkmamalı. Ancak dini yanlış öğrenenin veya yanlış tatbik edenin başından, sıkıntı, bela eksik olmaz. Doğru ilmihal kitabı okuyup tatbik edilmedikten sonra, evdeki sıkıntılar da bitmez.
Eve gelen hanım, köle değil, hizmetçi de değildir. Peki nedir? Büyükler buyuruyorlar ki:
(Allahü teâlâ, Cennetten dünyaya, bir nimetin benzerini değil, aslını indirmiştir. O da saliha hanımdır. Dolayısıyla başını örten, namusunu koruyan ve ibadetini yapan saliha bir hanım, Cennet nimetinin kendisidir.)
Böyle bir Cennet nimetine insan ancak, saygı ve sevgi duyar. Evlenmek bir nimettir, ama evlenenler büyük bir mesuliyetin altına girmiş olurlar. Ahirette en zor hesap, kul hakkından olacaktır. Sırat köprüsündeki yedinci sual olan kul hakkından, Peygamberler bile çekinmiştir.
Ölmeden önce ölmek
(Ölmeden önce ölün) hadis-i şerifinde bildirilmek istenen husus şudur:
Ahirette gözümüz açılacak, her türlü hakikati göreceğiz. Bin pişman olacağız, ama o pişmanlığın bize hiçbir faydası olmayacak. O halde, o gün pişman olmadan önce, şimdi pişman olmalıyız! Boş geçen zamanlar, işlediğimiz günahlar, kalbini kırdığımız insanlar için, yani dine uygun olmayan her şey için pişman olmalı, çünkü o pişmanlık zamanı mutlaka gelecek. Öldükten sonra başımıza gelecekleri olmuş bilmeli ve kendimizi buna alıştırmalıyız. Bugün söylenenlerin hepsi orada meydana çıkacak. Orada şaşırmamak için, buradan hazırlıklı gitmek gerekir.
Hiç yorum yok
Sorularınız Dinimiz İslam hocaları tarafından cevaplandırılacaktır. Lütfen suallerinizi: dinimizislam2@gmail.com mail adresine gönderiniz. Teşekkürler.