Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Dinimizde, bir mümin bir sevab işlerse, Allahü teâlâ ona en az on misli sevab veriyor, ama bir günah işle...
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Dinimizde, bir mümin bir sevab işlerse, Allahü teâlâ ona en az on misli sevab veriyor, ama bir günah işlerse bire bir yazıyor. Böyle olunca, dünyadaki 50-60 yıllık kâfirliğin cezasının ebedi olmasının hikmeti nedir?
Bizi ve her şeyi yaratan Allahü teâlâdır. Mülkün de, dinin de sahibi Odur. O halde, dünyadaki işlerimizle ilgili neyin karşılığının ne olacağını O bilir. Ona kimse karışamaz. Dünyada yapılan işin karşılığının nasıl olacağını Allahü teâlâdan başka kimse bilmez. İnsan bilgisi buna yetmez, insan aklı bunu anlayamaz. Allahü teâlâ, (Benim Peygamberimle bana iman etmeyenin cezası sonsuzdur) buyuruyor.
Dünyadaki küfrün karşılığının sonsuz azap olması, bu 50-60 yıllık kâfirliğin cezası değildir. Allahü teâlâ her kulunun, sonsuza kadar iman edip etmeyeceğini bilir. O kâfir, sonsuz yaşasaydı, sonsuza kadar iman etmeyecekti. Onun için sonsuz ceza veriliyor. Eğer sonsuza kadar olan süre içerisinde, bir gün iman edecek olsaydı, Allahü teâlâ ona dünyada iman nasip eder, yine sonsuz yakmazdı. Demek ki, Müslümanlar ebedî yaşasalardı, ebedî Müslüman olurlardı. Bu yüzden mükâfatları ebedî Cennettir. Kâfirler de ebedî yaşasalardı, ebedî kâfir olurlardı. Bu yüzden cezaları ebedîdir.
Bir gün Musa aleyhisselam, ateşe tapan bir ihtiyara yaşını sordu. O da, (470 yaşındayım) dedi. (Ne yapıyorsun 470 senedir?) diye sorunca, (Bu ateşe tapıyorum) dedi. Musa aleyhisselam üzüldü, (Ömrün boşa gitmiş, çok yazık) dedi. İhtiyar zat, (Niye ya Musa, ben ibadet ediyorum, ibadet boşa gider mi) dedi. Musa aleyhisselam, (Bu ilah değil, Allah'ın yarattığı bir ateştir. Onun yarattığına, yani mahlûka ibadet ediyorsun. Sen gel, Allah'a iman ve ibadet et, kendini kurtar! Yarattıklarına ibadetten vazgeç) buyurdu. İhtiyar zat, (Peki bu yaşlı hâlimle, bu kadar sene boşa geçmişken, Allah yine beni kabul eder mi) diye sorunca, Musa aleyhisselam, (Vallahi kabul eder) dedi. (Peki, ne demem lazım?) diye sordu. ("Lâ ilâhe illallah, Musa Resulullah" demen yeter) dedi ve ihtiyar zat, dediği gibi söyledi. Ancak, eceli geldiği için söyler söylemez öldü. Ölünce hem kendisi, hem de her taraf nurlandı. Musa aleyhisselam, kendi kendine, (Sübhanallah. Bir dakika önce küfür üzereydi. Bir kelime-i şehadet getirdi, ne oldu) dedi. Sonra Allahü teâlâya, (Yâ Rabbî, buna ne muamele ettin) diye sordu. Cenab-ı Hak, ("Lâ ilâhe illallah, Musa Resulullah" dediği için, onu rahmetime gark ettim) buyurdu. Demek ki insan, küfür içinde yaşayıp imanla ölebiliyor. Maazallah, imanla yaşayıp kâfir olarak da ölebilir. Çok dikkatli olmak lazımdır.
Dinimizde, bir mümin bir sevab işlerse, Allahü teâlâ ona en az on misli sevab veriyor, ama bir günah işlerse bire bir yazıyor. Böyle olunca, dünyadaki 50-60 yıllık kâfirliğin cezasının ebedi olmasının hikmeti nedir?
Bizi ve her şeyi yaratan Allahü teâlâdır. Mülkün de, dinin de sahibi Odur. O halde, dünyadaki işlerimizle ilgili neyin karşılığının ne olacağını O bilir. Ona kimse karışamaz. Dünyada yapılan işin karşılığının nasıl olacağını Allahü teâlâdan başka kimse bilmez. İnsan bilgisi buna yetmez, insan aklı bunu anlayamaz. Allahü teâlâ, (Benim Peygamberimle bana iman etmeyenin cezası sonsuzdur) buyuruyor.
Dünyadaki küfrün karşılığının sonsuz azap olması, bu 50-60 yıllık kâfirliğin cezası değildir. Allahü teâlâ her kulunun, sonsuza kadar iman edip etmeyeceğini bilir. O kâfir, sonsuz yaşasaydı, sonsuza kadar iman etmeyecekti. Onun için sonsuz ceza veriliyor. Eğer sonsuza kadar olan süre içerisinde, bir gün iman edecek olsaydı, Allahü teâlâ ona dünyada iman nasip eder, yine sonsuz yakmazdı. Demek ki, Müslümanlar ebedî yaşasalardı, ebedî Müslüman olurlardı. Bu yüzden mükâfatları ebedî Cennettir. Kâfirler de ebedî yaşasalardı, ebedî kâfir olurlardı. Bu yüzden cezaları ebedîdir.
Bir gün Musa aleyhisselam, ateşe tapan bir ihtiyara yaşını sordu. O da, (470 yaşındayım) dedi. (Ne yapıyorsun 470 senedir?) diye sorunca, (Bu ateşe tapıyorum) dedi. Musa aleyhisselam üzüldü, (Ömrün boşa gitmiş, çok yazık) dedi. İhtiyar zat, (Niye ya Musa, ben ibadet ediyorum, ibadet boşa gider mi) dedi. Musa aleyhisselam, (Bu ilah değil, Allah'ın yarattığı bir ateştir. Onun yarattığına, yani mahlûka ibadet ediyorsun. Sen gel, Allah'a iman ve ibadet et, kendini kurtar! Yarattıklarına ibadetten vazgeç) buyurdu. İhtiyar zat, (Peki bu yaşlı hâlimle, bu kadar sene boşa geçmişken, Allah yine beni kabul eder mi) diye sorunca, Musa aleyhisselam, (Vallahi kabul eder) dedi. (Peki, ne demem lazım?) diye sordu. ("Lâ ilâhe illallah, Musa Resulullah" demen yeter) dedi ve ihtiyar zat, dediği gibi söyledi. Ancak, eceli geldiği için söyler söylemez öldü. Ölünce hem kendisi, hem de her taraf nurlandı. Musa aleyhisselam, kendi kendine, (Sübhanallah. Bir dakika önce küfür üzereydi. Bir kelime-i şehadet getirdi, ne oldu) dedi. Sonra Allahü teâlâya, (Yâ Rabbî, buna ne muamele ettin) diye sordu. Cenab-ı Hak, ("Lâ ilâhe illallah, Musa Resulullah" dediği için, onu rahmetime gark ettim) buyurdu. Demek ki insan, küfür içinde yaşayıp imanla ölebiliyor. Maazallah, imanla yaşayıp kâfir olarak da ölebilir. Çok dikkatli olmak lazımdır.
Hiç yorum yok
Sorularınız Dinimiz İslam hocaları tarafından cevaplandırılacaktır. Lütfen suallerinizi: dinimizislam2@gmail.com mail adresine gönderiniz. Teşekkürler.