Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İslamiyet bir bayraktır. Allahü teâlâya doğru inanıp doğru ibadet edenler, bu bayrağın gölgesindedir. (Bu...
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
İslamiyet bir bayraktır. Allahü teâlâya doğru inanıp doğru ibadet edenler, bu bayrağın gölgesindedir. (Bu bayrağın bana gelmesi yeter, bundan sonra ne olursa olsun) demek olmaz. Bu emaneti, bizden sonrakilere ulaştırmak için, çok gayret göstermek gerekir. Ulaştıramazsak, bizden öncekiler ahirette bizden davacı olmazlar mı? (İslamiyet'in size doğru olarak gelmesi için malımızı, canımızı feda ettik. Vatanlarımızı terk ettik. Siz aldığınız bu yüce emaneti nasıl toprağa gömdünüz? Bir sonraki nesle neden aktarmadınız?) derlerse, ne cevap vereceğiz? Ayrıca, yarın bir gün çocuklarımız, torunlarımız, (Niye bizimle ilgilenmediniz, niye bize emaneti ulaştırmadınız? Biz sizin yüzünüzden şimdi Cehenneme gidiyoruz) derlerse ne cevap vereceğiz?
Öğrendiklerimizi gizlemeyip, Allah'ın kullarına ulaştırmalıyız. Yani onların da, doğru olan kitaplara, bilgilere kavuşmalarına yardım etmeliyiz. Bunu sırf Allah rızası için yapmalıyız. Bu bayrak, kıyamete kadar hep dalgalanacaktır. Bu bayrağı elden ele ulaştıranlar, dünya ve ahiret saadetine kavuşacaktır.
İman nuruna kavuşanlar, Ehl-i sünnet âlimlerini, Silsile-i aliyye büyüklerini tanıyıp, onların yolunda olanlar, gündüz aydınlıkta çalışana, diğerleriyse gece karanlıkta çalışana benzerler. Hiç ikisi bir olur mu? Karanlıkta insanlar birbirlerine çarparlar. Ne yaptıklarını görmezler, yıkarlar, kırarlar, dökerler. En iyi imkânlarla da çalışsalar, başarılı olamazlar. Gündüz çalışanlar ise, ne yaptıklarını görürler, yıkmazlar, kırmazlar, dökmezler. İşleri de isabetli olur.
İnsan parasıyla bir şey alabilir, iradesiyle bir yere gidebilir, ama imanı parayla, iradesiyle alamaz. Bir insanın mümin olması, Müslümanlığa kavuşması üç şekilde olur:
1- Hiç şartsız olarak, Allahü teâlâ dilediğine imanı verir.
2- Allahü teâlâ, Kur'an-ı kerimde vaat ediyor, (Kim benim dinimi incelerse, öğrenmek isterse, bana kavuşmak isterse, onu bana kavuşturacak yolu açarım ve ona gidecek yolu nasip ederim) buyuruyor. Hangi dinden, hangi dilden, hangi ırktan olursa olsun, arayana, isteyene nasip ediyor, ama kavuşmak için, araması, istemesi şarttır.
3- Kişi, bir insana veya bir hayvana iyilik eder, şefkat ve merhamet gösterir. Öyle bir dua alır ki, Allahü teâlâ o duanın veya gösterdiği şefkat ve merhametin mükâfatı olarak ona İslamiyet'i nasip eder.
İslamiyet bir bayraktır. Allahü teâlâya doğru inanıp doğru ibadet edenler, bu bayrağın gölgesindedir. (Bu bayrağın bana gelmesi yeter, bundan sonra ne olursa olsun) demek olmaz. Bu emaneti, bizden sonrakilere ulaştırmak için, çok gayret göstermek gerekir. Ulaştıramazsak, bizden öncekiler ahirette bizden davacı olmazlar mı? (İslamiyet'in size doğru olarak gelmesi için malımızı, canımızı feda ettik. Vatanlarımızı terk ettik. Siz aldığınız bu yüce emaneti nasıl toprağa gömdünüz? Bir sonraki nesle neden aktarmadınız?) derlerse, ne cevap vereceğiz? Ayrıca, yarın bir gün çocuklarımız, torunlarımız, (Niye bizimle ilgilenmediniz, niye bize emaneti ulaştırmadınız? Biz sizin yüzünüzden şimdi Cehenneme gidiyoruz) derlerse ne cevap vereceğiz?
Öğrendiklerimizi gizlemeyip, Allah'ın kullarına ulaştırmalıyız. Yani onların da, doğru olan kitaplara, bilgilere kavuşmalarına yardım etmeliyiz. Bunu sırf Allah rızası için yapmalıyız. Bu bayrak, kıyamete kadar hep dalgalanacaktır. Bu bayrağı elden ele ulaştıranlar, dünya ve ahiret saadetine kavuşacaktır.
İman nuruna kavuşanlar, Ehl-i sünnet âlimlerini, Silsile-i aliyye büyüklerini tanıyıp, onların yolunda olanlar, gündüz aydınlıkta çalışana, diğerleriyse gece karanlıkta çalışana benzerler. Hiç ikisi bir olur mu? Karanlıkta insanlar birbirlerine çarparlar. Ne yaptıklarını görmezler, yıkarlar, kırarlar, dökerler. En iyi imkânlarla da çalışsalar, başarılı olamazlar. Gündüz çalışanlar ise, ne yaptıklarını görürler, yıkmazlar, kırmazlar, dökmezler. İşleri de isabetli olur.
İnsan parasıyla bir şey alabilir, iradesiyle bir yere gidebilir, ama imanı parayla, iradesiyle alamaz. Bir insanın mümin olması, Müslümanlığa kavuşması üç şekilde olur:
1- Hiç şartsız olarak, Allahü teâlâ dilediğine imanı verir.
2- Allahü teâlâ, Kur'an-ı kerimde vaat ediyor, (Kim benim dinimi incelerse, öğrenmek isterse, bana kavuşmak isterse, onu bana kavuşturacak yolu açarım ve ona gidecek yolu nasip ederim) buyuruyor. Hangi dinden, hangi dilden, hangi ırktan olursa olsun, arayana, isteyene nasip ediyor, ama kavuşmak için, araması, istemesi şarttır.
3- Kişi, bir insana veya bir hayvana iyilik eder, şefkat ve merhamet gösterir. Öyle bir dua alır ki, Allahü teâlâ o duanın veya gösterdiği şefkat ve merhametin mükâfatı olarak ona İslamiyet'i nasip eder.
Hiç yorum yok
Sorularınız Dinimiz İslam hocaları tarafından cevaplandırılacaktır. Lütfen suallerinizi: dinimizislam2@gmail.com mail adresine gönderiniz. Teşekkürler.