Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Dünya, uykudaki bir kimsenin rüyası gibidir. İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar. Ahiret ebedî hayattır....
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Dünya, uykudaki bir kimsenin rüyası gibidir. İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar. Ahiret ebedî hayattır. Cennet dünyanın karşılığıdır. Dünyayı terk edene, bırakana, oranın ebedi nimeti verilecektir. Yani dünyayı, dünya malını sahiplenmeyen, onun bir karanlık olduğuna, emanet olduğuna iman eden için, Allahü teâlâ kalıcı olanı verecektir. Cehennem de dünyanın karşılığıdır. Dünyayı isteyip, ahireti unutana verilir, oradan ebediyen ayrılamaz. Bu bir tercih meselesidir. Allahü teâlâ, ahireti tercih edene Cenneti verecektir, dünyayı tercih edene Cehennemi verecektir.
Hayırlı insan odur ki, dünyada Allah’a ve Resulüne iman eder, itaat eder ve ömrünü o yönde bitirir.
Eğer bir şey mutlaka olacaksa, onu olmuş bilmelidir. Ölüm muhakkaktır, ona göre yaşamalıdır.
Namaz çok önemlidir, dinin direğidir. Namaz kılmayanın yapmış olduğu bütün ibadetler, havada asılı kalır, namaz kılmadıkça bir işe yaramaz.
Teknoloji süratle gelişir, insanlara büyük kolaylıklar sağlar. İşleri daha kolay ve daha kısa sürede yapabilirler. Fakat her yeni buluşun zararları da olur. Gün gelir, insanlar, oyun eğlence, merak yüzünden, bu cihazların [bilgisayar, internet, TV vs.] başında bütün zamanlarını harcarlar. Hâlbuki bunların başında az kalmak lazım, işi süratle bitirip başından ayrılmak lazım. Yoksa sizi kendisine esir alır, bütün vaktinizi alıp götürür. Kitap okumaya ve başka iş yapmaya vaktiniz olmaz. Allah diyecek vakit bile bırakmaz. Pislik, tehlike, hadsiz hesapsız olur, çok sakınmak gerekir. İnsanı alıp felakete götürür. Çocuklara, gençlere zararı daha çok olur.
Affetmek, günahları örtmektir, mağfiret etmek tamamen kaldırmaktır. Onun için mümin, Allahü teâlâdan af ve mağfiret ister. Allahü teâlâ da af ve mağfiret ederse, her şey tamam olur.
Allahü teâlânın bir kulundan razı olması, o insan için en büyük müjdedir. Müminin en güzel duası, birine, Allahü teâlâ senden razı olsun demektir. Eğer Allahü teâlâ bir kulundan razı olursa, ona her şeyi vermiş demektir. Cenab-ı Hak razı olduklarını razı olduğu yerde bulundurur. Rabbimizin de razı olduğu yer Cennettir. Cennete gitmeyi istemelidir. (Vermek istemeseydi, istek vermezdi) buyuruluyor.
Cenab-ı Allah kuluna bir şey vermek isterse, ona bir şeyler söyletir, istetir. O, vermek istediğini, sebeple verdiği için, bizim sebebe yapışmamızı ister, yani, (Ya Rabbi bize Cennetini ver) dedirtir. Zaten söyleten de, verecek olan da Odur.
Dünya, uykudaki bir kimsenin rüyası gibidir. İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar. Ahiret ebedî hayattır. Cennet dünyanın karşılığıdır. Dünyayı terk edene, bırakana, oranın ebedi nimeti verilecektir. Yani dünyayı, dünya malını sahiplenmeyen, onun bir karanlık olduğuna, emanet olduğuna iman eden için, Allahü teâlâ kalıcı olanı verecektir. Cehennem de dünyanın karşılığıdır. Dünyayı isteyip, ahireti unutana verilir, oradan ebediyen ayrılamaz. Bu bir tercih meselesidir. Allahü teâlâ, ahireti tercih edene Cenneti verecektir, dünyayı tercih edene Cehennemi verecektir.
Hayırlı insan odur ki, dünyada Allah’a ve Resulüne iman eder, itaat eder ve ömrünü o yönde bitirir.
Eğer bir şey mutlaka olacaksa, onu olmuş bilmelidir. Ölüm muhakkaktır, ona göre yaşamalıdır.
Namaz çok önemlidir, dinin direğidir. Namaz kılmayanın yapmış olduğu bütün ibadetler, havada asılı kalır, namaz kılmadıkça bir işe yaramaz.
Teknoloji süratle gelişir, insanlara büyük kolaylıklar sağlar. İşleri daha kolay ve daha kısa sürede yapabilirler. Fakat her yeni buluşun zararları da olur. Gün gelir, insanlar, oyun eğlence, merak yüzünden, bu cihazların [bilgisayar, internet, TV vs.] başında bütün zamanlarını harcarlar. Hâlbuki bunların başında az kalmak lazım, işi süratle bitirip başından ayrılmak lazım. Yoksa sizi kendisine esir alır, bütün vaktinizi alıp götürür. Kitap okumaya ve başka iş yapmaya vaktiniz olmaz. Allah diyecek vakit bile bırakmaz. Pislik, tehlike, hadsiz hesapsız olur, çok sakınmak gerekir. İnsanı alıp felakete götürür. Çocuklara, gençlere zararı daha çok olur.
Affetmek, günahları örtmektir, mağfiret etmek tamamen kaldırmaktır. Onun için mümin, Allahü teâlâdan af ve mağfiret ister. Allahü teâlâ da af ve mağfiret ederse, her şey tamam olur.
Allahü teâlânın bir kulundan razı olması, o insan için en büyük müjdedir. Müminin en güzel duası, birine, Allahü teâlâ senden razı olsun demektir. Eğer Allahü teâlâ bir kulundan razı olursa, ona her şeyi vermiş demektir. Cenab-ı Hak razı olduklarını razı olduğu yerde bulundurur. Rabbimizin de razı olduğu yer Cennettir. Cennete gitmeyi istemelidir. (Vermek istemeseydi, istek vermezdi) buyuruluyor.
Cenab-ı Allah kuluna bir şey vermek isterse, ona bir şeyler söyletir, istetir. O, vermek istediğini, sebeple verdiği için, bizim sebebe yapışmamızı ister, yani, (Ya Rabbi bize Cennetini ver) dedirtir. Zaten söyleten de, verecek olan da Odur.
Hiç yorum yok
Sorularınız Dinimiz İslam hocaları tarafından cevaplandırılacaktır. Lütfen suallerinizi: dinimizislam2@gmail.com mail adresine gönderiniz. Teşekkürler.