Sual: Namaz kılmak ne ile tamam olur, şartları nedir? Cevap: Aşağıdaki yazılar, (El-fıkh-ü alel-mezâhib-ül-erbe'a) kitabından tercüme ...
Sual: Namaz kılmak ne ile tamam olur, şartları nedir?
Cevap: Aşağıdaki yazılar, (El-fıkh-ü alel-mezâhib-ül-erbe'a) kitabından tercüme edildi: Namaz, İslâm dininin temellerinden en mühimidir. Allahü teâlâ, kendisine ibadet ve nimetlerine şükür etmek isteyenlere namaz kılmalarını emir etmiştir. Her gün, beş vakitte, namaz kılmağı farz etmiştir. Hadîs-i şerifte, (Allahü teâlâ, kullarına her gün beş kere namaz kılmalarını emir etti. Bu emri, birinci vazife bilerek yapanı Cennete sokacağını söz verdi) buyuruldu. Namazın şanını, yüksekliğini bildiren ve namaz kılmağa teşvik eden, çok hadîs-i şerif vardır. Bu emre ehemmiyet vermeyene ve namaz kılmakta tembellik edene çok acı azablar yapılacağı bildirilmiştir. Namaz kılmak, kalpleri temizler.
Günahların affedilmelerine sebep olur. Fakat, kulluk vazifesi olduğunu düşünmeden, şehvetlerini, dünya çıkarlarını düşünerek kılınan namaz, şartlarına uygun olup, sahih olsa bile, dünyada ve ahirette faydası olmaz. Namaz kılarken, Allahü teâlânın büyüklüğünü, Onun emrini yapmağı düşünmek lâzımdır. Ancak, böyle kılınan namaz, kalbi temizler. İnsanı kötülük yapmaktan korur. Allahü teâlâ, insanın kalbine bakar. Görünüşüne, hareketlerine bakmaz. Yani temiz niyet ile, Allah korkusu ile yapılan iyilikleri kabul eder. Namaz kılarken, önce niyeti düzeltmek, sonra farzlarına, şartlarına uygun ve avret mahalli örtülü kılmak lâzımdır. Bedeni, ruhu ile birlikte olarak namaz kılmalıdır. Namaz kılarken, Allahü teâlânın, kendisini gördüğünü, okuduklarını işittiğini, düşündüklerini bildiğini unutmamalıdır. Böyle kuldan, kimseye zarar gelmez. Herkese iyilik yapar. Vatanına, milletine faydalı olur.
Namaz, lügatte, iyilik istemek, birinin iyiliği için dua etmek demektir. İslâmiyette namaz, emir edilen hareketleri yaparak, emir edilen şeyleri okumaktır. Namaza (İftitah tekbiri) ile başlanır. Selâm vermekle biter.
Hanefi mezhebinde, dört türlü namaz vardır: Farz-ı ayn olan, farz-ı kifâye olan, vacib olan ve nafile olan namazlar. Sünnetlerin hepsine nafile namaz denir. (İslâm Âhlâkı s. 519)
***
Sual: Arabada namaz kılmak caiz midir? Yere oturabilen hastanın sandalyede namaz kılması caiz midir?
Cevap: (İbni Âbidîn) diyor ki, (İki tekerlekli olup da, hayvana bağlanmadan yerde düz duramayan arabada dururken de, giderken de namaz kılmak, hayvan üzerinde kılmak gibidir. Dört tekerlekli araba dururken serir gibidir yani masa, kanepe gibi olup, yerde kılmak demektir. Hareket ederken ise, hayvan için bildirilen özürlerle içinde farz kılınabilir ve arabayı durdurup kıbleye karşı kılar. Durduramazsa, giden gemideki gibi kılar.) Seferî olup da, nakil vâsıtasında yerde oturamayan veya kıbleye dönemeyen vasıtadan inince, Şafiî veya Maliki mezhebini taklid ederek, iki namazı cem eder. Yerde oturabilen hastanın sandalyede, koltukta oturarak, îmâ ile namaz kılması câiz değildir. Otobüste, tayyarede namaz kılmak, arabada kılmak gibidir. Sefere çıkacağı zaman, şehrin veya köyün kenarından itibaren üç günlük yani onsekiz fersah = Elli dört mil [54 x 0,48 x 4 = 104 kilometre] uzağa gitmeğe niyet eden kimse, şehrin kenarından ayrılınca, seferî olur. İbni Âbidîn, bir mil 4000 zrâ' ve bir zrâ' 24 parmaktır dedi. [Bir parmak, iki santimetredir. Şafiide ve Malikide, 16 fersah = 48 mil = 48 x 0,42 x 4000 = 80 km.dir.] (İslâm Âhlâkı s. 261)
***
Sual: Seferi olmak, yolcu olmak ne zaman, nerede başlar? Yolculukta namaz nasıl kılınmalıdır? Şafiî veya Maliki mezhebini taklid eden Hanefiler yolculukta namazları nasıl kılar?
Cevap: (Merâk-ıl-felâh) haşiyesinde diyor ki, (Bir kimse, bulunduğu şehrin veya köyün kenarındaki evlerden ve tarla, kabristan gibi (finâ) denilen yerlerinden ayrılırken, bu kenar yerlerden, senenin kısa günlerinden üç gün veya daha çok uzakta bulunan bir yere gitmeğe niyet ederse, ayrılınca misafir [yolcu] olur. Bir günde yedi saat yürür. Arada devamlı evler bulunan köyden de ayrılması lâzımdır. Arada finâ bulunan köylerden ayrılması şart değildir. Bazı âlimlere göre, (müddet-i sefer) üç merhaledir.) Bir merhale, altı fersahdır. Bir fersah üç mildir. Buna göre, bir mil Hanefide 1920 metre, bir fersah yani bir saatlik yol 5 kilometre ve 750 metre, bir merhale yani bir günlük yol 34 kilometre 560 metredir. Müddet-i sefer, Hanefi mezhebinde 103 kilometre ve 680 metre olmaktadır. Diğer üç mezhepte, müddet-i sefer onaltı fersah, 80 kilometredir. Şehrin kenarından müddet-i sefer uzak bir yere gitmeğe niyet ederek ayrılan seferî olur. Misafir gittiği yerde, giriş ve çıkış günlerinden başka, Hanefide onbeş gün, Maliki ve Şafiide ise dört gün kalmağa niyet ederse veya kendi mahalline girerse, mukim olur. [Hanefide onbeş günden az kalmağa niyet ederse, burada olduğu günler, misafir olur. Onbeş günden evvel veya sonra, üç günlük uzakta bir yere gitmek için, yola çıkarsa, yolda ve bu ikinci yerde, onbeş günden az kalırsa, burada da seferî olur.]
Misafir, dört rek'at olan farz namazları iki rek'at kılar. Dört rek'at kılması günah olur. Orucu kazaya bırakması, mest üzerine üç gün mesh etmesi câiz olur. Cuma ve bayram namazlarını kılması ve kurban kesmesi lâzım olmaz. Kadının mahremsiz olarak sefere gitmesi, üç mezhepte haramdır. Şafiide, mahremsiz olarak iki kadın ile farz olan hacca gitmesi câizdir. Diş için Şafiî veya Maliki mezhebini taklid eden bir Hanefi, gittiği yerde, üç günden fazla ve onbeş günden az kalırsa, farzları dört rek'at kılar. Çünkü bunun namazlarının Şafiî veya Maliki mezhebine göre sahih olması lâzımdır. Şafiî ve Maliki mezheplerinde, seferde veya seferî olduğu yerde, ikindiyi öğle namazının vaktinde ve yatsıyı akşam namazının vaktinde takdim ederek veya öğleyi ikindinin vaktinde ve akşamı yatsının vaktinde tehir ederek cem etmek, yani birlikte kılmak câizdir. Yola çıkmadan, namaz kasr ve cem edilmez. Hanbelî mezhebinde, işlerinden ayrılmaları mümkün olmayanların da, cem etmeleri câizdir. (İslâm Âhlâkı s. 429)
Cevap: Aşağıdaki yazılar, (El-fıkh-ü alel-mezâhib-ül-erbe'a) kitabından tercüme edildi: Namaz, İslâm dininin temellerinden en mühimidir. Allahü teâlâ, kendisine ibadet ve nimetlerine şükür etmek isteyenlere namaz kılmalarını emir etmiştir. Her gün, beş vakitte, namaz kılmağı farz etmiştir. Hadîs-i şerifte, (Allahü teâlâ, kullarına her gün beş kere namaz kılmalarını emir etti. Bu emri, birinci vazife bilerek yapanı Cennete sokacağını söz verdi) buyuruldu. Namazın şanını, yüksekliğini bildiren ve namaz kılmağa teşvik eden, çok hadîs-i şerif vardır. Bu emre ehemmiyet vermeyene ve namaz kılmakta tembellik edene çok acı azablar yapılacağı bildirilmiştir. Namaz kılmak, kalpleri temizler.
Günahların affedilmelerine sebep olur. Fakat, kulluk vazifesi olduğunu düşünmeden, şehvetlerini, dünya çıkarlarını düşünerek kılınan namaz, şartlarına uygun olup, sahih olsa bile, dünyada ve ahirette faydası olmaz. Namaz kılarken, Allahü teâlânın büyüklüğünü, Onun emrini yapmağı düşünmek lâzımdır. Ancak, böyle kılınan namaz, kalbi temizler. İnsanı kötülük yapmaktan korur. Allahü teâlâ, insanın kalbine bakar. Görünüşüne, hareketlerine bakmaz. Yani temiz niyet ile, Allah korkusu ile yapılan iyilikleri kabul eder. Namaz kılarken, önce niyeti düzeltmek, sonra farzlarına, şartlarına uygun ve avret mahalli örtülü kılmak lâzımdır. Bedeni, ruhu ile birlikte olarak namaz kılmalıdır. Namaz kılarken, Allahü teâlânın, kendisini gördüğünü, okuduklarını işittiğini, düşündüklerini bildiğini unutmamalıdır. Böyle kuldan, kimseye zarar gelmez. Herkese iyilik yapar. Vatanına, milletine faydalı olur.
Namaz, lügatte, iyilik istemek, birinin iyiliği için dua etmek demektir. İslâmiyette namaz, emir edilen hareketleri yaparak, emir edilen şeyleri okumaktır. Namaza (İftitah tekbiri) ile başlanır. Selâm vermekle biter.
Hanefi mezhebinde, dört türlü namaz vardır: Farz-ı ayn olan, farz-ı kifâye olan, vacib olan ve nafile olan namazlar. Sünnetlerin hepsine nafile namaz denir. (İslâm Âhlâkı s. 519)
***
Sual: Arabada namaz kılmak caiz midir? Yere oturabilen hastanın sandalyede namaz kılması caiz midir?
Cevap: (İbni Âbidîn) diyor ki, (İki tekerlekli olup da, hayvana bağlanmadan yerde düz duramayan arabada dururken de, giderken de namaz kılmak, hayvan üzerinde kılmak gibidir. Dört tekerlekli araba dururken serir gibidir yani masa, kanepe gibi olup, yerde kılmak demektir. Hareket ederken ise, hayvan için bildirilen özürlerle içinde farz kılınabilir ve arabayı durdurup kıbleye karşı kılar. Durduramazsa, giden gemideki gibi kılar.) Seferî olup da, nakil vâsıtasında yerde oturamayan veya kıbleye dönemeyen vasıtadan inince, Şafiî veya Maliki mezhebini taklid ederek, iki namazı cem eder. Yerde oturabilen hastanın sandalyede, koltukta oturarak, îmâ ile namaz kılması câiz değildir. Otobüste, tayyarede namaz kılmak, arabada kılmak gibidir. Sefere çıkacağı zaman, şehrin veya köyün kenarından itibaren üç günlük yani onsekiz fersah = Elli dört mil [54 x 0,48 x 4 = 104 kilometre] uzağa gitmeğe niyet eden kimse, şehrin kenarından ayrılınca, seferî olur. İbni Âbidîn, bir mil 4000 zrâ' ve bir zrâ' 24 parmaktır dedi. [Bir parmak, iki santimetredir. Şafiide ve Malikide, 16 fersah = 48 mil = 48 x 0,42 x 4000 = 80 km.dir.] (İslâm Âhlâkı s. 261)
***
Sual: Seferi olmak, yolcu olmak ne zaman, nerede başlar? Yolculukta namaz nasıl kılınmalıdır? Şafiî veya Maliki mezhebini taklid eden Hanefiler yolculukta namazları nasıl kılar?
Cevap: (Merâk-ıl-felâh) haşiyesinde diyor ki, (Bir kimse, bulunduğu şehrin veya köyün kenarındaki evlerden ve tarla, kabristan gibi (finâ) denilen yerlerinden ayrılırken, bu kenar yerlerden, senenin kısa günlerinden üç gün veya daha çok uzakta bulunan bir yere gitmeğe niyet ederse, ayrılınca misafir [yolcu] olur. Bir günde yedi saat yürür. Arada devamlı evler bulunan köyden de ayrılması lâzımdır. Arada finâ bulunan köylerden ayrılması şart değildir. Bazı âlimlere göre, (müddet-i sefer) üç merhaledir.) Bir merhale, altı fersahdır. Bir fersah üç mildir. Buna göre, bir mil Hanefide 1920 metre, bir fersah yani bir saatlik yol 5 kilometre ve 750 metre, bir merhale yani bir günlük yol 34 kilometre 560 metredir. Müddet-i sefer, Hanefi mezhebinde 103 kilometre ve 680 metre olmaktadır. Diğer üç mezhepte, müddet-i sefer onaltı fersah, 80 kilometredir. Şehrin kenarından müddet-i sefer uzak bir yere gitmeğe niyet ederek ayrılan seferî olur. Misafir gittiği yerde, giriş ve çıkış günlerinden başka, Hanefide onbeş gün, Maliki ve Şafiide ise dört gün kalmağa niyet ederse veya kendi mahalline girerse, mukim olur. [Hanefide onbeş günden az kalmağa niyet ederse, burada olduğu günler, misafir olur. Onbeş günden evvel veya sonra, üç günlük uzakta bir yere gitmek için, yola çıkarsa, yolda ve bu ikinci yerde, onbeş günden az kalırsa, burada da seferî olur.]
Misafir, dört rek'at olan farz namazları iki rek'at kılar. Dört rek'at kılması günah olur. Orucu kazaya bırakması, mest üzerine üç gün mesh etmesi câiz olur. Cuma ve bayram namazlarını kılması ve kurban kesmesi lâzım olmaz. Kadının mahremsiz olarak sefere gitmesi, üç mezhepte haramdır. Şafiide, mahremsiz olarak iki kadın ile farz olan hacca gitmesi câizdir. Diş için Şafiî veya Maliki mezhebini taklid eden bir Hanefi, gittiği yerde, üç günden fazla ve onbeş günden az kalırsa, farzları dört rek'at kılar. Çünkü bunun namazlarının Şafiî veya Maliki mezhebine göre sahih olması lâzımdır. Şafiî ve Maliki mezheplerinde, seferde veya seferî olduğu yerde, ikindiyi öğle namazının vaktinde ve yatsıyı akşam namazının vaktinde takdim ederek veya öğleyi ikindinin vaktinde ve akşamı yatsının vaktinde tehir ederek cem etmek, yani birlikte kılmak câizdir. Yola çıkmadan, namaz kasr ve cem edilmez. Hanbelî mezhebinde, işlerinden ayrılmaları mümkün olmayanların da, cem etmeleri câizdir. (İslâm Âhlâkı s. 429)
Hiç yorum yok
Sorularınız Dinimiz İslam hocaları tarafından cevaplandırılacaktır. Lütfen suallerinizi: dinimizislam2@gmail.com mail adresine gönderiniz. Teşekkürler.