Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE

Hover Effects

TRUE

Yorumlar

{fbt_classic_header}

Header Ad

Önizle

Son yazılar:

latest

Ads Place

Eşyalarla bereketlenmek

Sual:  Peygamber efendimizin mübarek saç ve sakalıyla bereketlenmeye, yani Allah’tan başkasına saygı göstermeye şirk diyen Vehhabilerin bir ...

onizle
18vu2.jpgSual: Peygamber efendimizin mübarek saç ve sakalıyla bereketlenmeye, yani Allah’tan başkasına saygı göstermeye şirk diyen Vehhabilerin bir gerekçeleri var mıdır?
CEVAP
Vehhabiliğin temelini atan, İngiliz casusu Hempher’in ve İbni Teymiyye’nin sapık sözlerini esas almaktan, anlayışlarını din gibi göstermekten başka gerekçeleri yoktur.

Allahü teâlâdan başkasına tazim etmek, saygı göstermek şirk değildir. Bir âyet-i kerime meali:
(Allah’ın şeairini [nişanelerini] tazim etmek, kalblerin takvasındandır.) [Hac 32]

Bunun için, Allahü teâlânın şeairini tazim etmek vacib olmuştur. Şeair, nişanlar, alametler demektir. Abdülhak-ı Dehlevi hazretleri,
(Görülünce, Allahü teâlâyı hatırlatan her şey, Allahü teâlânın şeairi olur) buyuruyor. Bekara suresinin, (Safa ve Merve, Allah’ın şeairindendir) mealindeki 158. âyet-i kerimesinden anlaşılıyor ki, Allahü teâlânın şeairi, yalnız Safa ve Merve tepeleri değildir. Bunlardan başka şeair de vardır. Mekke-i mükerreme şehrinde, Mescid-i haramın yanında bulunan Safa ve Merve ismindeki iki tepecik arasında, İsmail aleyhisselamın annesi Hazret-i Hacer gidip geldiği için, bu iki tepecik, Allahü teâlânın şeairi olup, O mübarek anneyi hatırlamaya sebep olunca, bütün mahlûkların en üstünü ve Allahü teâlânın sevgilisi olan Muhammed aleyhisselamın doğduğu, büyüdüğü, ibadet ettiği, hicret ettiği, namaz kıldığı, vefat ettiği yerler, mübarek türbesi, Hazret-i Ali’nin ve diğer Eshabının yerleri de elbette Allahü teâlânın şeairi olur. (Üsul-ül-erbea fi terdid-il vehhabiyye)

Şah Veliyyullah Dehlevi hazretleri de buyuruyor ki:
Allahü teâlânın şeairini sevmek demek, Kur’an-ı kerimi, Peygamber efendimizi ve Kâbe’yi sevmek demektir. Hatta Allahü teâlâyı hatırlatan her şeyi sevmektir. Allahü teâlânın Evliyasını sevmek de böyledir.
(Eltaf-ül-kuds)

Peygamber efendimizin mübarek saç ve sakalıyla bereketlenmek de, bunlar gibi caizdir. Bizzat kendisi, bunların dağıtılmasını emretmiştir.

Resulullah, Cemre-tül-akabeye geldi, taşlarını attı, sonra Mina’da konakladığı yere geldi ve kurbanını kesti. Sonra berbere, 
(Al!) buyurdu ve sağ yanını işaret etti, sonra sol tarafını işaret etti, sonra kesilen saçları halka vermeye başladı. Sağ yandan kesilenleri sağındakilere, sol yandan kesilenleri de Ümmü Süleym’e verdi. (Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud)

Uzun zaman Resulullah efendimize hizmetle şereflenen Enes bin Malik hazretleri, kendisiyle beraber bir sakal-ı şerifin defnolunmasını vasiyet etti. Allahü teâlânın huzuruna sakal-ı şerifle birlikte çıkmak istedi.(Buhari)

Resulullahın faziletlerinden birisi de şudur ki, Halid bin Velid, başında, sarığı arasında bir sakal-ı şerif taşırdı. Bunu taşıdığı her savaşta zafer kazanırdı. O, mübarek bir kılı sebebiyle muradına kavuşuyor da, Resulullah efendimizin mübarek zat-ı şerifini vesile ederek Allahü teâlâdan dilekte bulunanlar kavuşmaz olur mu? 
(Kadi İyad - Şifa-i şerif)

Resulullah efendimiz çarşıya çıkıp, bir entari satın aldı. Giderken bir a’manın [kör] oturmuş, (Allah rızası için, bana bir gömlek verin, cennet elbiselerine kavuşun) dediğini duyup, aldığı entariyi buna verdi. A’ma, entariyi eline alınca, misk gibi güzel koku duydu. Bunun, Resulullahın mübarek elinden geldiğini anladı; çünkü Resulullahın bir kere giydiği her şey, eskiyip dağılsa bile, parçaları da misk gibi güzel kokardı. A’ma, (Ya Rabbi, bu gömlek hürmetine, gözlerimi aç) diye dua etti. İki gözü hemen açıldı. 
(Zad-ül-mukvin)

Hazret-i Ebu Cuhayfa diyor ki:
Resulullah efendimiz, öğle sıcağında çıkıp abdest aldı. Oradakiler kalkıp, Onun ellerini tutup, yüzlerine sürdüler. Bir de ben, onun mübarek ellerini tutup yüzümün üstüne koydum. O sıcakta mübarek elleri, kardan daha soğuktu ve miskten daha güzel kokuyordu. 
(Buhari)

(Ellerini tutup yüzlerine sürdüler) ifadesi, faziletli ve salih kimselere dokunarak bereketlenmenin meşru olduğunu gösteriyor.

Hazret-i Âişe validemiz buyuruyor ki:
(Resulullah bir yarası olan kimseyi tedavi ederken, işaret parmağını yere sürüp ve kaldırarak, “Bismillahi türbetü erdina biriki ba’dina liyüşfa bihi sekimüna bi-izni Rabbina” derdi.)[Müslim]

İmam-ı Nevevi’nin bildirdiğine göre, hadis-i şerifin manası şöyledir: İşaret parmağını mübarek ağız suyuyla ıslatıp, sonra toprağın yapışması için yere koyar, sonra illetli ve yara olan yere sürer ve bu elini sürerken, Allahü teâlânın ism-i şerifiyle bereketlenmek için bu duayı okurdu.

Hadis-i şerif kitaplarında, Eshab-ı kiramın, Peygamber efendimizin eşya ve eserleriyle, sakalı, teri, gözyaşı ve ağız suyuyla bereketlendiklerine dair böyle misaller çoktur. Vehhabilerin bunlara şirk demesinin hiç önemi yoktur.



Sosyal Sorumluluk Projesi

Hiç yorum yok

Sorularınız Dinimiz İslam hocaları tarafından cevaplandırılacaktır. Lütfen suallerinizi: dinimizislam2@gmail.com mail adresine gönderiniz. Teşekkürler.

Ads Place